Sahildeki martılara sordum.
Ben ağlarken gideni
Gördünüz mü? diye.
Hep seni sordum zavallı kalbime,
Ve hep kendimi yordum
Aşkla oyun oynadım
Şimdiye dek.
Aşkı barut,
Kendimi kurşun,
Zamanı ise
Farkında değilsin olanların.
Nedenini arıyorsun yaşananların.
Ne yazık ki fark edemiyor ,
Yanıp kavruluyorsun içten içe.
Dünya gözüyle değil,
Gönül gözünü kullanmalısın
Ağaçlara benzetiyorum kendimi
Göz yaşlarının yanaklarımdan süzülerek
İntihar edercesine
Boşluğa atlaması
Ağaçların solduğunda yapraklarının
O sonsuz boşluğa bırakması gibi.
Ülkemin toprağı olan her şehir benim memleketim
O yüzden bir başka benim olan toprağa göçedeceğim
Gittiğim heryerde rüzgar olup eseceğim
Yükselip şanlı bayrağımı öpeceğim
Bastığım yer benim.Bilirim
Hayat her zaman istenildiği gibi yaşanmıyor.
Hayat her zaman;
Yorulduğunda oturacak bir sandalye,
Ağladığında bir mendil,
Tutunmak isteğinde bir değnek,
Üşüdüğünde sıcak bir el,
Beraber oturduğumuz bankta
Başka sevgililer oturuyor artık
Beraber yürüdüğümüz taşların
Üzerinden asfalt geçmiş
Hatıralar birer birer
Yok oluyor artık
Cennet ve cehennem arası uzaklığı,
Bir ömür boyu aşkın tutsaklığı,
Bucak bucak sevda ocağı.
Ocaklar tutuştu yüreğimde, sevda ocağı.
Kah ateşim olmuşsun,
Özgürlük nedir?
Dilediğini yapabilmek mi?
Sınırsız ve sonsuzluk içinde yaşamak için bir zaman dilimi mi?
Vakit ayırabilmek mi?
Yarin dudaklarında süzülebilmek mi?
Ya da bunu başaramayıp,ona ulaşamayıp,
Ağlamanın en güzeli
Bir Hanımefendinin gözlerinin içine baka baka
Hıçkırarak;
Endişeden, yersiz düşüncelerden,
Kötülüklerden arındırılmış olarak,
Çocuklar gibi kaygıyla bakarak olanıdır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!