AKIL ŞİİRLERİ

AKIL ŞİİRLERİ

Barış Köken

akıl dediğin nedir derdim kendime,
akıl derdi bana derdin ne,
sorduğumdan öte soru ile sordu bana,
derdim akıldan geçenleri neden yapmamaktı,
senden oluşan birden fazla istek var dedi akıl,
istediğimden fazlasını görmekten vazıl,
olmaz dedi, çünkü tek akıl sende değil,
..

Devamını Oku
Bahattin Hamşioğlu

Gülermi ağlarmısın?
Kimden akıl alırsın?
Kafayı üşütmüşsün,
Kesin yolda kalırsın,

Dağıtır ha dağıtır,
Ele akıl dağıtır,
..

Devamını Oku
İsa Yazıcı

Akıl dışı,
Akıl dişi,
Akıl doktoru,
Akıl hastanesi,
Akıl hastası,
Akıl hocası,
Akıl karı,
..

Devamını Oku
Şerafettin Muş

Akıl Nedir Diye Sorumuz Vardır

İcraat yerine kavgaya bakar
İktidarı yönlendiren dehalar
Siyasette büyük akıl hangisi
Akıl nedir diye sorumuz vardır

..

Devamını Oku
Yüksel Uca

En büyük ilahî ihsan
İnsan onun ile insan
Bir kitaptır bütün cihan
Nice sır çözdürür akıl

Lütfetti Yüce Yaradan
Ayırdı bizi hayvandan
..

Devamını Oku
Şerafettin Muş

Akıl

Bilgiyle birlikte birlik olunca
Adilce çalışır üretir akıl
Aracı amaca uygun olunca
Yokları tanımaz var eder akıl

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Bir yansıtılma ya da yansılama, bir benzetileme, bir örnekseme olan, bilinçli bilinçsiz taklit, adeta batı taklidi olarak, aşağılama ve küfür haline getirilerek; vurun abalıya dercesine bir değersizleştirme sorumsuz duyarsızlığı yaratılmıştır. Elinde hiçbir akıl koyuş ve üretiş gelmeyen kesimlerin, güya zeka pırıltısı ortaya koyuşlarının, bir meydan okuyuşu gibi olup çıkmıştır! Ya da, şu da bizim insanlığa armağan örnek kıldığımız taklit edilirliklerdir, diyecek bir çağdaş somutluğu örnek koyamamış oluşumuzun, ezikliğinin, dile vurum şeklidir. Ki ben bu çizgide olmaya bile eyvallah derim. Çünkü bu bir eleştirel süzen var oluş bilinç halidir. Bir kendi kendini dinleyiştir.

Batılılaşma, önde olanla geride olanın, var olanla yeni doğanın, şeriatla neşriyatın, nasla deneysel felsefenin, gözleme, araştırma ve incelemeye dayalı, çözümleyici ve bireşimsel metotların kıyasıya giriştiği bir kavgaydı. Yani aydınlıkla karanlığın savaşıydı. 1450'lerde matbaa ile Avrupa’da bilimsel bilgilerin ve felsefi gelişmelerin, ucuz ve hızla kitap basımlarıyla bilgilerin ülkelerden ülkelere ve çok sayıda kişilere ulaşır olmasının yarattığı toplumsal etki ve depremlerle, ışıyan batı; aydınlanma sürecine girerken Dünya, Avrupa’nın bir çok halk hareketlerine imza atışına tanıklık ediyordu. Bu teknolojinin ahlakı ve zaferi idi.

Oligarşi, monarşi, monark yönetimler, kutsal krallıklar ve derebeylikler yerle bir olurken, kilise kabuğuna çekilmeyi yeğler olacaktı. Tabiî ki yüzyıl sürecek kanlı dinsel savaşlar sonunda. Bu uyanışla yerinde oynayan taşlar, bu uğur alınmış yollar, Avrupa’da yerli yerine neden sonra oturacaktı. Astronomik gelişmeler, dinsel saltanatların taç ve tahtını yerle bir edecekti. Artık Dünya’nın düzeni, yeni düzendi. Endüstri devrimi de denen, buğu gücünün sanayide kullanıldığı, yepyeni bir üretim ve paylaşım tarzının belirdiği, tarım serf ve köleliğinden sanayi işçiliğine (yeni ve biçim değişmiş köleliğe) geçilmişti. Dünya grevlerle tanışmış, tarım alanlarının dokuma sanayisine yapağı üretimi sağlayan koyun otlak alanlarına dönüşmesi gibi, çok farklı sorun, olay ve gündemleri tartışır yaşar olmuştu.

Tabii ki Osmanlı bunlardan, genel olarak, seyirci anlamazlıklarla bihaber olacak 17. Yüzyıl padişah yetkilerinin şeyhülislam fetvalarına göre geriletildiği tam bir teokratik devlet yönetimine dönüşecekti. Artık Osmanlıda her devlet işi “”eşref saatine “” göre şeyhülislama sorulup, yetkilenilip yapılır olacaktı! Hatta Avrupa’nın bu akıl almaz gelişmesini anlayamayan zayıf ve basiretsiz bazı yöneticilerini, şeyhülislam; buradaki yöneticilerin çok güçlü cinlerinin olduğuna padişahı ikna edip, o yöneticilerden padişahın cin isteme zavallılaşmasına yol açacaktı. Osmanlı etkili ve yetkilileri Dünya’daki bu gidişi, özel olarak tanda Avrupa’daki konjonktürü, böyle okuyaraktan şeriata sıkı sarılaraktan kendini güya daha bir sağlama alıyordu!
..

Devamını Oku
Naime Erlaçin

Şiir, zekâ ülkelerinde uzun ve üzücü yolculuklardan sonra doğan şeydir.
-Balzac


Şiirin oluşturulmasındaki başlıca etkenlerden biri de hiç kuşkusuz zekânın işlevsel kılınması, zihinsel yeteneğin şiirde beceriyle kullanılarak aklın (us) öne çıkarılması eylemidir. “Her baktığımızı şiir eden de akıldır” diyordu Nurullah Ataç. Ancak tek başına zekâ, nitelikli şiir “yapmaya” ya da doğurmaya yetmez. Şairin iradesi, kararlılığı, çalışma azmi, birikimi, dil bilinci, donanımı; bunları içe sindirmişliği, duruluğu, öngörüsü, yaratıcılığı, yerine göre mizah ve ironi gücü, derin bakışlılığı, matematiksel ve müziksel ritim kavrayışı ve daha pek çok “geliştirebilir” anlamdaki değişkenin yanı sıra zekâ, akla dönüştüğü sürece önemli bir değer, şiire eklemlenebilir bir sermayedir yalnızca. Şairin içindeki şiire uyanışı gerçekleştiren; hem köklerinin uzandığı ilkellik, naiflik ve masumiyet öğelerini koruyan, hem de bilgelikten uzak düşen depolanmış bilginin bu safiyeti ezmesini engelleyen bir tür yaratıcı araçtır. Denge kurucudur, terazidir, şiiri eksenine oturtandır. Yeri geldiğinde bir güvenlik aygıtı; şair söyleminin omurgası sayılabilecek ve şiirin sıkıca tutunduğu bir payandadır. Ancak unutulmamalı ki akıl şiirin tek hükümdarı olmayıp sadece kullanılabilir bir öğedir. Üstelik zekâdan yola çıkıp akla varmak da yetmez. Ve elbette şiiri yalnızca akıl üzerine kurarak onu abartmamak da gerekir. Burada Melih Cevdet Anday’ın bir sözünü hatırlatmakta yarar görüyorum. İnsanoğlu aklı aşmalıdır; eğer aşmazsa, akıl da bir dogma olur.

Şair, post modern dünyada “kapatılmışlık duygusu”na kapılmış; bu duyguyu derinden yaşadığı halde olup bitenin ayırdına varamamış olan insanın çemberlerini kırmaya; ona daha geniş bir özgürlük alanı açmaya doğuştan güdülenmiş biridir. Kendi uyanışı ile diğerlerini uyandıran ve onların yaşamlarına dokunan birisi… Sezgi kanallarını zekâsından süzdüğü aklın yardımıyla açacaktır, çünkü aklın temel görevlerinden biri zekâyı bilinç ekranına yansıtmak suretiyle düşünceyi iğdiş eden tüm öğelerin yenibaştan yapılandırmasıdır. Antonio Negri’ nin siyasal çözümlemelerinde de belirttiği gibi, sahici bir cezaevinin dışındaki yaşamda insana “yeni özgürlük alanları” sunmak; her ne türden olursa olsun – siyasal veya öznel - iktidar ile insan arasındaki köprüleri yeniden kurarak onu yalnızlığından kurtarmak için çaba göstermek şarttır. O halde şair bu görevi neden üstlenmesin? En azından sorunun kendi payına düşen ucundan tutamaz mı? Şairin büyü gücünün yaratıcı zekâyı değerlendirme becerisiyle doğru orantılı olduğu varsayılırsa, bu özellik aynı zamanda şiirin kalıcılığını, etkileme alanının genişlemesini sağlayarak işlevselliğini de artırmaz mı? Arife Kalender bir yazısında şöyle diyordu:
..

Devamını Oku
Şerafettin Muş

Akıl Haitası Çizer

Geleceğe hayal kuran
Hayalleri gerçek olan
Hayal gücü zengin olan
Akıl haritası çizer

..

Devamını Oku
Recep Akıl

Akıl insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir.

İnsanın varlığını koruyup geliştirebilmesi ancak akılla mümkündür ama bir şartla.

Bir takım kılavuzlara ihtiyaç duysa da akıl mutlaka bağımsız ve özgür olmak durumundadır.

Eğer kişi aklını bir başka aklın yönlendirmesine bırakırsa soru sormaktan ve sorduğu bu sorulara cevap aramaktan vazgeçer ki varlığını sürdürmeye devam etse bile kendini koruyup geliştirmekten ve daha da önemlisi var olmaktan vaz geçmiş olur.
..

Devamını Oku
İkram Gökhan Akcebe

Allah kuluna akıl vermiş kul aklını gitmiş kendinden akıllı gördüklerine ipotek ettirmiş.
Akıl akıldan üstündür dersen bu fakir Ademe, aklını yaslayacak çok yer arar ve bulur.
..

Devamını Oku
Recep Akıl


Beyin ve kalp, iki organ… İnsan bedeni için her ikisinin de işlevi farklı… Sadece insan için değil, bitkiler dışında yaratılmış bütün canlılar için bu böyle…

Bu iki organın bir bedenin hayatiyeti için gerekliliği bu kısa yazının konusu değildir. Beyin ve kalbin başka bir yanından söz etmek istiyoruz naçizane.

Herkes bilir ki akıl deyince beyin, gönül deyince de kalp akla gelir. İnsanın hayatını yönlendiren iki mevhum, gönül ve akıl…

..

Devamını Oku
Seyfullah Öztürk

Akıl vermek için perde gibi tül tül iner siyah satenden gök üzerimize.
Akıl alan her şeyi gizler, ol deyince olduran ister ki kul dönsün Rabbine...
..

Devamını Oku
Zekeriya Özhan

Akıl başta aşk gönülde olunca
Baş gönüle ferman yazmış duy diye.
Bütün beden baştan emir alınca
Gönül sende aynen katıl uy diye.

Gönül almış bu fermanı okumuş
Katılmamış akıl daha toy diye
..

Devamını Oku
Turan Yükseloğlu

Akil Adamlar

Ezan saatinden kısa süre önce köpek ulumasını,
Sürüye salınan kuzuların analarını bulmasını,
Bir söz var; seli gider kumun kalmasını,
İzah et de aydınlanalım ey akil inanlar.

..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

Akıl denge unsuru,
Sana sordurur soru,
Nefse tabi olursa,
O da onun kusuru.

Beden denizde gemi,
Akıl ona denge mi,
..

Devamını Oku
Sultan Yürük

Kafes, kafestir, yüreğe mahpus
Kafes kafestir, kuşlara hapis
Ve
Zincire bağlı köpeğe
Bahçe, dört duvar...

Duvar, duvardır, erişilmeze
..

Devamını Oku
Şerafettin Muş

Bak bilim insan da deneyleniyor

En büyük nimettir saydığım akıl
Aklın kemaline erenler bilir
Akıl nasıl çalışıyor merağım
Bak bilim insanda deneyleniyor

..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

Her acı için,
bir çivi çaktım akıl tahtama,
Her sevinç için,
bir çivi söktüm akıl tahtamdan,
Şimdi çivim kalmadı,
akıl tahtam delik deşik,
bulgur eleği gibi...........
..

Devamını Oku
Mustafa Yaralı

İnsanları insan yapan,
Akıl,ilim,edep yahu.
Hayvanlardan üstün tutan,
Akıl,ilim,edep yahu.

Gerek uzak,gerek yakın,
Her tarafa dönüp bakın,
..

Devamını Oku