AKIL ŞİİRLERİ

AKIL ŞİİRLERİ

Hezari İ Gaddar

aklım ile gönlüm hep harp içinde
alemi seyreyler türlü biçimde

döner devr-i daim durmaz ki bir an
muhayyel sanki alem bende içinde

her ne varsa yalan der bana akıl
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bilim Ve İdeoloji

Bilim:
Araştırma, somut veya soyut ispat ile öğrenme süreci! Bilmek ile öğrenme aynı manayı vermez! Bilmek, kişinin bizzat kendi somut veya soyut kanaatidir! Öğrenmek ise daha öncekilerin kanaatlerinin değerlendirilmesi! Öğrenme ve bilmek süreci, sonsuz; ucu açık, bitmiş değil! Bu nedenle yenilenebilir!
İdeoloji:
Toplumsal öğretilerin, toplumsal grup davranışlarına yön vermesi! Felsefi, dini, bilimsel, hukuki, estetik olarak belirli bir kalıbın toplumu etkilemesi! İdeolojilerin gelişmesi, teoride mümkün olsa da pratikte uygulanması zordur! İdeolojik görüşleri ortaya çıkaranlar ve o çağdaki uygulamalar kolay kolay bırakılmaz! İdeolojilerde yeniliği, “Sapma” olarak görme eğiliminden dolayı ideolojilerde yenilenme pek yapılamaz!

..

Devamını Oku
Hatıp Hüsnü Karagöz

İnanç çağıydı inanç, aksi düşünmek yasak,
Düşünen beyinlerin için saman ettiler...

Akıl çağıydı akıl, aklı çalıştırdılar,
Nerde bir sırrı varsa bir bir ayan ettiler.

Şimdi inkar çağında şaştı, insanlık şaştı,
..

Devamını Oku
Şerafettin Muş

Akıl adamları

Akil adam ne demek
Bilgili
Deneyimli
Tecrübeli
Sözü sohbeti dinenen
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Aklınla Bin Yaşa

İnsanı, “İnsan” yapan aklı! Yani insan, aklıyla bin yaşıyor!

İnsan, akıl ile evreni ve kendisini algılıyor ve şuur ediniyor! Bunu yapabildiği ölçüde terakki edip gelişiyor! Tüm deneyimlerle kazanılan ve genetik miras ile edinilen veya nakli bilgiler hatta evrende mahfuz bilgiler aklın hizmetinde ya da algısına açık!

Aklın algılamasına dair durumları irdeleyelim!
..

Devamını Oku
Habibe Sevinç

Bazen...
Sadece izlersin
Uzaktan
Akıl...akıl istemez
Elinden bir şey gelmez
Ve...
Susarsın
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Ölçü

“Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan”

Ölçü, ölçü aracına izafidir!
Tüm ölçekler, izafi bir miktar, uzunluk, ağırlık gibi izafi bir araca göreceli yapılır! Mesela bir uzunluğa, “Birim” isim verilir ve tüm ölçümler o birim üzerinden yapılır! Belirlenen izafi uzunluğa oranla ölçüm yapılır! Ölçü araçlarındaki izafi farklılıkları bilirsiniz! Fikir alanında da “Ölçü” kişiye izafidir, görecelidir! Nasıl ki maddi alandaki ölçekler izafi olarak kabul edilen bir miktar üzerinden yapılıyor ise fikir alanında da kişisel kabuller üzerinden yapılır!
Ölçü ve tartı araçlarının farklı olmasına dikkat ediniz; en fazla sözü geçen ya da ticari ürünlerin satış ve pazarlanmasındaki sürece hakim olanların, “Ölçü birimi” genel olarak kabul edilmiş! Fikir alanında da egemen olanların “Ölçü birimi” genel olarak kabul görmüş! Ticari alandaki ölçüler, nasıl geçerli olmuş ise fikir alanındaki ölçüler de benzer şekilde geçerli olmuş! Ticareti elinde bulunduranların kabul ettiği ölçü ile “Ölçmek-tartmak” yerleşmiş çünkü ilk ölçüyü ilk satıcı belirlemiş; petrolün varil ile ölçülmesi gibi! Fikir alanında da egemenler, ilk görüş veya temel görüş belirlediklerinden başka fikirlerin yeşermesine fırsat olmaz! Ya da kendilerine ait fikirlerin ilk ve temel olduğunu kabul ettirdiklerinden farklı fikirlerin yol alması zorlaşır!
..

Devamını Oku
İrfan Bayazıtoğlu

Çözecekse terörü 63 tane Âkîl
Bilmem ne işe yarar o 550 Vekil?

23.04.2013

..

Devamını Oku
Mehmet Sani Özel

Hayat, çoktan seçmeli çözümlerin olduğu bir imkân ve imtiyazlar bütününü sunan zaman parçası olursa, ömür sorunsuz idame edilir. İçinde “acaba! ” ları olmayan yaşam, her kalkışın her silkinişin bir neşe ve sevinçle sonlanacağına alamet yeni bir başlangıç olur ki, böyle bir yaşam tarzına çoğunluk sahip değilse ortada gasp, haksızlık ve zulüm vardır demektir.

Sadece kişi ve kimselerin huzur ve refahta olması, sorunsuz hayat sürmesi; Zelzelelerin, sel baskınlarının, toprak kaymasının, kış kar ve fırtınaların ve kavurucu sıcakların olduğu bir dünyada mutlu azınlığın saltanat sürdüğü anlamına gelir. Hem de ezilenlerin hakkı gasp edilenlerin, iradesi lağvedilenlerin, sömürülenlerin, zulme reva görülenlerin çektiklerine duyarsız kalınır. Ki, çaresizliğinden, ölmemek için bir dilim ekmek çalanların aşağılanıp itilip kakıldığı ancak diğer yandan modern ve çağdaş yöntemlerle envaiçeşit metotlarla, kılıfına uydurarak devleti ve milleti soyanların göz göre göre, şerefyap ve onura edilmesi, akıl ve irade sahiplerini düşündürür, üzer adeta kahreder.

Fırsat eşitliğinin imtiyazlı taraflara peşkeş çekildiği, kayırmacılığın hüküm sürdüğü, rekabetin korunmadığı, haklının ve hak edenin kollanmadığı, ihtilalci cürümlerin hoş görüldüğü, suçluların Salı verildiği çevre ve ortamlar., Hakkı bilip tavsiye edenler için bir imtihan vesilesi olduğu kadar, vicdanların ezilip yara alarak kanadığı, sızladığı ve Yaratana sığınmaktan başka çaresinin olmadığı, insanın içini karartıp daraltan talihsiz zamanlardır.

Şartları varlık ve dirlik sahipleri tarafından belirlenen yaşam şekli, üzerine hayallerin veya hakikatin biçtiği gömleği giyemez, dar gelir. Akıl, ruhtaki verimsizliği ve hoşnutsuzluğu sezdiğinde mantıksal cevaplar bulmaya çalışır ki, neticede mevcut duruma bakarak tatmin olsun. Bunu yapamayan, başaramayan yeti işte o an meçhulden ve sır’dan acabalarına denk düşecek manevi ışık ve nur arayışına girer. Hemen her şeyi sorgular. Düzenli veya düzensiz, sıralı veya sırasız bir sorgulamadır. Ben o veya onlar, ne neden veya niçin ve saire şeklinde sürer gider ki, bütün bu girdabın başlamasına asıl neden, çarpık gelişme, haksız tutum ve davranışlar ve adil olmayan uygulamaların bazı mahfiller tarafından korunup kollanarak yürütülüp yaşatılmasıdır.
..

Devamını Oku
Refah Torlak

“ AKIL DENİLEN NİMET “

Şairlerin üstadı, Muziptir Hızır paşa
Alır kalemi ele, Hitap eder her yaşa
Öyle bir anlattın ki, Nasıl gitmezmiş hoşa
Madem emek vermişsin, Bil ki gitmez hiç boşa

..

Devamını Oku
Başak Ulutaş

Hafif bir rüzgar eser
Bir kavak yeli
Baş döner döner
Akıl aşka dûştû dûşeli
Deli biraz akıllı da çok akıl hepten deli
Aşık olan zaten zırdeli
Can mîş ömûr mûş dert etme yani
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

İsa'dan önce, 5. yüzyıldayız. Antik çağ kapsamında 5. yüzyıldayız.

Doğuda İran'da Mazdeizm hüküm sürmekte. Tek Tanrılı anlayışın ilk adımı olan mazdeizm; ışığın çekenliği üzerine oluşla, ateşin insanlardaki erdemsizlikleri arındırması felsefesi üzerine oturtulmuş olan bir düşünce sistemidir. Yine Mazdeizm ışığın aydınlık-karanlık seçiciliği üzerine; ışığın (iyiliğin) , karanlığı (kötülüğü) yenmesi felsefe zemini üzerine oturmuştur. Böylece Mazdeizm ışık karanlık ikili düalitesini, tekli yapıda var kılan ilk örneksi taslak oluştur. Mazdeizm, Mitra anlayışı gibi monoteisti bir geçişin ilk örnekliğini de temsil eder görünmektedir.

Hindistan, mazdeizmin etkisi ile Budizm’i, bir iyice olgunlaştırmıştı. İsrail akilitesi, Babil esareti içinde Babil kütüphanesindeki görevleri nedeni ile hayli fikir ve bilgi sahibi olup, Sümer, Asur kültürleri ile Sümer Asur dinsel ritüelleri açısından, bir hayli birikimler yapıp ta İsrail'e dönmüştü. İsrailliler Mazdeki ve Asurî dinlerin kaynaşırımı ile yeni bir kültür ortaya çıkaracaklardı. Bir rahiple, bir kralın anlaşması neticesinde de ilk Tevrat nüshaları oluşturulmuştu. Tevrat’ın oluşturulmasında bu ikinci kaynak yoldu.

İsrail’in Babil sürgününden çok önce bir de Mısır sürgünü vardır. Bu sürgünün hafızalarda silinemez olan ezilmiş, horlanmış İsrail oğullarının anıları, Tevrat’ı oluşturan birinci kaynak yoldu. Daha Mısır'da tek Tanrıcı olan Aton dinine dek tek tanrı anlayışları, İsraillilerin Mısır günlerindeki yaşantılarından ve kültüründen kalma izleri, belleklerindeydi. Nesilden nesile anlatılacak bir söylence oluşla kulağa küpe idi. Mısır sürgününe dek esareti gerçekliklerin hafızalara kazınmış anıları diri tutuluşça Musa eli ile zaten bir haylide güçlü ve ritüeli kılınmıştı.
..

Devamını Oku
Oktay Baykurt

Elif…alfabeler üstü bir yüz…ciltlere sığmaz bir harf…düşünme dilime tüğümtirken kendini…bırak dişlere takılsın f’lerin…bir hayıflanma bir kazanma olsun cizgilerin…

Elif…sırma topraklarda biten bir çiçek gibisin…harfliği bırak anlam ol kişi ol…karşıma çık okunan kitaplarımda…sözlüğe kaçma akıl arkası olma…aşikar kıl kendini yüzünü…sen okundukça,bilindikçe varsın…
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Benim Helal Kapsamım Kendi Hoşuma Gidenler

Hayat ve insanlardan hatta kendinden korkan insan bir dayanak arar! Bu dayanağı da dini inanç üzerinden sağlamaya çalışır çünkü ona ilk öğretilen budur! İnançla verilen tüm teselli ve sığınmalar insanda öyle yerleşir ki bu onun dışında bir kalın kabuk oluşturur. İçinde kendini güvende hissedeceği bir sığınağı oluşmuştur. Ne zaman sıkılsa dine sarılır ve kendini bir şekilde rahatlatır. Başına gelenleri de kadere havale eder, bunlar aslen kendi tercihleridir. Önceki yazılarımda "Elest" (Kalu bela) yani ruhsal boyuttaki soyut tercihlerinin bir "An" da olması ve bu tercih anının da tüm yaşama yayılmasını anlatmıştım. İnsana hariçten bir şey gelmez, aslında insanı yaşamda bulanlar da aslen kendi yaptığı tercihlerdir.

İnsan, illa ki çok çaresiz kalmalı; böylece insan kendini tanır ve kendi oluşturduğu bir kabuğun içinde hapis olduğunu idrak eder! Yoksa çaresiz duruma düşmeyen bir insan, çarenin kendinde olduğunu fark edemez! Yani tercihlerini beğenmiyor ise onların kaynağında kendini görmeli. Bu durumda ancak yeni tercihlerle kendini yeniler. Eski tercihlerin somutlaşmasını da rıza ile kabul eder ki yeni tercihe uygun zemin hazırlansın...Yoksa debelenir durur. Bu hale "Dabbe" Yerde debelenen denir. Kıyam ise ayağa kalkıştır, kendi oluşturduğu kabuğu kırıp zuhur etmektir!

Şimdi konuya girebilirim. Benim helal kapsamım kendi hoşuma gidenlerdir! Bunu açıyorum. Evrende hayır, şer ne varsa Allah'ın dilemesiyledir! Yani bizim tercihlerimize sunulanlar da O'nun tercihleridir, esmanın yansımasıdır; esmada olmayan zaten tercihe de sunulmamıştır, tercihe sunulmuş ise esmadandır! Allah'ın esmasında kusur aramak ise şirktir! Bizlere göreceli yansıyan esmadan yapılan göreceli tercihler ise Allah'ın taktirine bağlıdır! Sofrada olmayanı yiyemezsiniz! Sofrayı hazırlayan eğer kusursuz ise sofrada olana da kusur bulamazsınız. Bizler kendimize uyanı seçip yaşarız! Buna da "Elest anı" diyorum. Elest anı devam ediyor! Yani zaman ve mekan kalkınca levha olarak görülen elest anı zaman ve mekan sınırında seyir halidir. Bir boyutta devam eden başka boyutta başlamamış veya bitmiş olabilir! Çünkü zaman, mekan şeridinde nerede olduğumuz ya da nerede hissettiğimiz bize görecelidir!
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Hatta daha bir şahin göz rabbani; kuyu-çöl-su ve kaz gibi sözcüklerinin müştemilatından GAZ ima eder, izafe halinin çıkarılabileceği de açıktır. Bir gün çöllerde su gibi petrol bulunacağının delaleti bile sayıp, bize; neler neler söyleyebilir. Burada tek açmaz yanı, bunun olacağının o günlerde, değil de, petrol bulunduktan sonra, Ya da ABD ırak’ı işgal ettikten sonra, yorumlanır oluşudur. Bu tür mucizeleri, yığınlarca cümle ile yapmak olası.

Üçüncü anlamda da, Tanrı Musa'ya biraz sitemle der ki; ne susuzluk çekip, nida edersin, akıl etmezler gibi sızlanırsın, demekte. Burada “”kaz”” hem eşme, hem de akıl etmemelik budalalık anlamında kullanılmıştır. Bir gayret göster ki zaferi ben sana vereyim demiştir. Böylece, gayretin (kuyu kazmanın) bizden, başarının (suya kavuşmanın) Tanrı'dan olduğunu, tüm insanlara da, bunu vaat ettiğini söylemiştir, diyebilir daha derin bir din bilir.

Hele bir de bunun daha cin fikirli, derin düşünen bediüzzaman nitelikli din biliri olursa, yemede yanında yat. Diye bilir ki; efendim ””kaz”” sözcüğünün kökü “az”dır. Bunun başına ve sonuna ön ve son ek getirilerek, yazıldı mı; yaz, caz saz. Gaz. Ya da; azı, aza... Gibi anlamlara da, girer. Kaz dahi “”az”” sözünün başına “”k”” ulanması ile elde edilmiştir der. Buradan da, daha bir zamanlar üstülük çıkar. Daha bir mucizeler çıkar. 2600 sene önceden bunu kim bile bilirdi ki?

Bakın efendim kuyu ve kaz, yan yana kullanılınca akıl almaz bir anlam ifade eder. Kuyuyu kaz sözündeki, kaz fiiline “k” ön ekini düşürtüp, “g” ön ekini aldırır. Buradaki fevkaladelik ses benzerliğinden anlamlar yükleyerek zamanlar üstü anlatımı gerçekleştirmek soyut mükemmelliğidir. Daha bunu kimse başaramamıştır! İşte o zaman mucize cümlemiz oluşur ””kuyuyu gaz”” gaz petrol demek. Petrol kuyularda olur. Kuyularda bu gün, daha ziyade Irak'ta var. “”kuyuyu kaz Musa” derken Musa'daki “”M”” ön ekini atınız, kök anlam olur USA anlamı var edilir. Bu ne demek? USA (ABD) Irak'ı işgal edecek. Bakınız kuyu-gaz usa. Üçü bir yerde ve yan yana. Musa bir Kıptıyı öldürdüğünde aylardan marttı, Musa 20 gün çöllerde gezdi bu ayet 20 inci bölüm 03numaralı baptır. Buda şu olur 20 Mart 2003 de Amerika Irak'ı işgal edecek. Hakikaten de Amerika 20 Mart 2003'te Irak'ı işgal etti... İşte mucize, işte zamanlar üstülük, işte kehanet.
..

Devamını Oku
Ferdi Baştan

Ya nasıl olur insan da akıl var, mantık var..

Kalp yok..
..

Devamını Oku
Enver Gokcay

Sürmelenip gecip karsimda durdu
Akil birakmadi serde ucurdu
Gözgöze bakistik gözümden vurdu
Senin o sürmeli yesil gözlerin

Iflah olmaz deli gönül durmuyor
Ciftetelli halay misket oynuyor
..

Devamını Oku
Fikret Turhan

ne güzel şeydi..
akıl dediğimiz...!
şekeri şeker...
tuzu tuz bildiğimiz
ve deriye serdiğimiz...

ne güzel şeydi..
..

Devamını Oku
Muhammed Türkan

Yağmurlu bir gün akşamüzeri ıslandığımı bile bile yürümeye devam ediyordum.Durmadan hızla yürüyordum. Tüm o yağmurun ve rüzgarın şiddetine rağmen yürüyordum.Bir yandan da kalbimde güneş açıyordu.Tüm sıcaklığıyla beni ısıtıyordu sanki. Ancak o an farkına varmasam bile o gün hayatımdaki mutluluk perdesinin kapanışına doğru yürüyormuşum meğer.
Ne yer ne gök durmaz yağmur,rüzgar,çamur hepsi bana gitme derde duymam tek bir ses,tek bir nefes.Eski bir Cadde yeşilli pembeli mermer döşeli.Evlerde bir sel kırmızı tuğla dizili eski çatılara ilk yağmur damlası düştü düşeli.Daracık pencerelerde bakışlar ki kapanmaz göz bebekleri.Yağmura aldırış etmeyen beni izler hep düşünceli.Durmaz yürür bedenim kalp kamçım ensesinde, bilmez ki bu gün son seferinde.Açılmış bütün şemsiyeler insanlar yağmurun öfkesinden kendini kurtarıp bir köşeye çekilme peşinde.Epey uzun yol gittik.Gözlerim bana yalan söyler sanırım da hepsi gerçek,hepsi diri.Kalbim bitik,aklım yitik.Çeyrek asırlık sevdayı bir dakikada bitirdik.Kanayan yüreğime tercüman göz yaşları,süzülür çehremden damla damla kan.Taşınmaz bir yük ruhun büyük terazi kefesinde çeyrek asırdır sade mutluluk doldurduk karşı kefeye lakin bu dev yükün yokmuş ki bedeli.Gücü yetmez ruhun büyük terazisi çöker artık olmaz telafisi.Dizler çekmez olur aciz bedeni söndürmez ki bu ateşi birkaç yağmur tanesi.Hani nerde kalp güneşi,bitti mi mesaisi?
Madem yok kalp güneşi işte yerine karanlığın içinde bir güneş esintisi,aydır bana edecek sevda tesellisi.Unutulmuş sevdam bende bilirim elbet yoktur tesellisi,lakin bir ümittir hepsi hepsi.Gerisin geriye dönerim.Adımlar sert,her adımda daha çok sıçrar pislik.Caddelerde halen sürmekte bitmek bilmez şu acı sessizlik.Yol şimdi daha uzun,daha yorucu.Hepsinden öte düşünceler boğar insanı ne zor şeymiş şu çaresizlik.
Karanlığı yeni hissetmiş sokak lambaları.Banadır aldanmış yüreğimedir parıldayan ışıkları.Hakikat ya heves kapladı yüreğimi.Batan her güneşe bir teselli ay,ay yetmedi mi? Her aya bir teselli tek bir sokak lambası.Gerçek ortada işte her şey besbelli.Birkaç dakikada birkaç kare dağladı su koyu kahve gözlerimi.
Sis kapladı etraf.Kimse kalmadı sokaklarda benden taraf.Yağmur dahi sustu.İşte acımasızlığın kulak tırmalayıcı uğultusu.Yok mu ateşler içinde kavrulan yüreğime bir damla su? Koskoca gün,sade acı düştü bize bu gün.Üzülme bitik yürek.Sen dinlen sana uyku gerek.Yitik akıl ne güne duruyor.Sensizlik ona yeniden doğuş.O bilir elbet bu dünyaya nefret gerek.İşte daha şimdiden burda, karşıda geliyor pinekleyerek.Kus nefretini akıl denen usta sanatkar sana ihtiyaç var.Hile yaptı, dünya denen sahtekar.Biriniz sanatkar biriniz sahtekar,görelim bakalım hanginizde as var.
Hayat durmuyor acıdan inlesekte,sevgiyle dünyaya gülümsesek te,işte hayatın büyük bir cilvesi.Bu kısacık parça da,geçmişte kalmış bir zamanlar dünyaya gülümseyen bir aşığın nasıl acıyla inlemeye itildiğinin hikayesinden sizin payınıza düşen bir yağmur tanesi…(M.T)
..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

Aklım ile nefsim savaşır durur,
Nefis kurnaz akla, tuzaklar kurur,
Akıl beni her an günahtan korur,

Sakın ola nefse yenik düşmeyin,
Kendi kendinize mezar eşmeyin.

..

Devamını Oku