Batıyor bak, bir güneş,
Hiçbir şey söylemeden uzaklaşıyor,
Başkalarının , umudu olmaya gidiyor,
Bizi ise , karanlık bir gece bekliyor.
Çürüyüp giden sayfalar arasında,
Üzülme, dertler gelir de geçmez diye,
Hayat devam ediyor, sen nefes aldığın için,
Şu çarkı şaşmış felek ne diye gülmez yüzüme,
Üzülme, tabutum sen olmadan kara toprağa gömülür diye.
Acının şiirini yaşıyorum,
Yazmakdan ötesine koşuyorum,
Bir kendimi biliyorum,
Bencil değil aciz bir sefaletle var oluyorum.
gözlerimi bir mezarlığın sessizliğinde açtım,
Saygın karanlık , etrafımı sarmıştı,
Dönen dünya, yapraklarını gözüme saçtı,
Yeşil çimlerin üstünde, saatlerce toprağı düşündüm,
Güneş el sallarken , uyandım rüyalarımdan,
Vedalar!
Korkunç bir kabustur sineme,
Giderken sakın penceremden görünme.
Dayanamam hülyalı çehrene,
Gidemem senden,
Sen yayılmışken
Bu çileyi artık dizeler bile kaldırmıyor,
Bir tek çare var bu acıyı dinidrmeye,
Yollar, istikametler hep seni çağırıyor,
Hep seni anıyor köşebaşlarında titrek ışıklı sokak lambaları.
Sabaha karşı duyulan bir ezan sesindesin,
Mezar, kula dost, yalancıya düşman,
Ne aşık ister hayatı, ne de kafir, gitmek dünyadan.
Bir vesveseye uyup gitme karanlığa, Ey can!
Sen hep gönül soframızda kal, gel bizimle yan...
fazla karışık