(www.turkedebiyati.org’ un ANAMUR 7. toplantısının ardından…)
(öncelikle bana çok keyifli ve rahat bir seyahat imkânı sunan ÖZKAYMAK firmasıyla, bu firmayı tavsiye eden sevgili Hüseyin Gümüş dostuma teşekkür etmem gerektiği düşüncesinden yola çıkarak, kendilerine şükranlarımı ifadelerimle söze başlamak istiyorum...)
tek başıma aslanlar gibi yola çıkıp dağ taş, dere tepe; Orta Anadolu’ nun o bitmek bilmeyen bozkır yollarını adeta gözü kapalı [yiğitliğimi! ! ! ima etmeye çalışıyorum ama sanırım arada bir uyudum da] aşaraktan sonunda Torosların kıvrım kıvrım yollarına vasıl olduk.
mutluluğunuzu siz
mevsimlik çiçeklerde arayın
ben kocamış bir çınarım
öyle serpme suyla yanıma yaklaşmayın
ta kök uçlarımdadır saçaklarım
gövdem size tepkisiz!
(Hasan Tahir karındaşım kulak versin avazıma...
deyiversin Kandil’ de mi Allahuekber’ de midir?
ozanlığın hatırlayıp düzen versin de sazıma
geçmeden vakit bu vakit sevda söyleşme demidir
...................................)
bir taze başlangıca
merhaba demek için
yazdım kalbime seni…
maksadım
yaşamak değil yeni bir aşk masalı…
ne çektiysem,
dik kuyruğumdan çektim annem...
sivri dilimden, sivri kalemimden...
boşuna yakınmıyor dostlar
boşuna kovlaşmıyor perde arkacılar
bahsederek mezalimimden(!)
“karanfil hakkı için” dedim, hâlâ sustasın...
bu nasıl bir iştir ki toprağa küs karanfil?
sanki saplanmak üzre hazırlanmış sustasın...
yüreğin; kapısına kilit vurulmuş mahfil,
ben ki kapında bedbîn inleyen sayrı, sefîl! ..
bir tarih düştüm güne kış ortasında bahar,
bir bahar ki benzemez dört mevsim baharına...
mevsimlerin renkleri birbirine karışmış;
gün yakar... gönül nasıl dayanır bu harına? ..
göl yeşili mi desem, mavi mi yoksa gözler...
bağla beni yüreğine
bir kementle bağlar gibi
tut karanfil hatırına
ellerimden tuğlar gibi
Aşk dediğin su misali be Hasan!
Çıkar yola kaynağından,
Akar gider, izi kalır! ..
Tabiplerin gücü yetmez.
Bıçak kemiğe dayanır;
Derman gider, sızı kalır! ..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!