Ahmet Oktay Şiirleri - Şair Ahmet Oktay

21 Ocak 1933 - 3 Mart 2016
Ahmet Oktay

Yarım bir aşk, yarım bir dudaksın
sıkıntılı ikindi yağmurlarında
her yeni erkekten sonra daha erkeksin
tuzlu inciler dolu
kuş uçmaz mavisi gözlerinin.

Devamını Oku
Ahmet Oktay

Seviştik. sonra sokuldum kokuna
su orguydun, efsaneni dinledim
“ayrılık günü bir gül getir bana”
diyen karlamış sesinle ürperdim.

Kırlaştılar; saçlarımı okşadın

Devamını Oku
Ahmet Oktay

Çalışma masamın üstünde günlerdir:
Eski bir madenci lâmbası. Yerdeydi
nerdeyse üç yıldır. Neden göz önüne
getirdim bu tuhaf gereci? Bir simge mi
aranıyordum, bir göçüğün önsezisi mi
yeşermişti içimde? Zonguldaklı şair

Devamını Oku
Ahmet Oktay

Akşam yine toplandı derinde...

Cânân gülüyor eski yerinde
Cânân ki gündüzleri gelmez
Akşam görünür havz üzerinde,

Devamını Oku
Ahmet Oktay

Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin
Gideceksin ırıpların çalkantısında.

Devamını Oku
Ahmet Oktay

Burada, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı üzerinde dizgesel, Profesör Fuad Köprülü'nün terimiyle integral görüşler öne sürmeyeceğim. Bu konuda 1998'i de kapsamayı öngören bir çalışmayı sürdürmeme rağmen, kendimi 'meslekten' bir edebiyat tarihçisi saymıyorum çünkü. Elbet bu sözlerim edebiyat tarihinin cahili olduğum anlamına gelmiyor ama bana tarihçinin mesleki kaygıları dolayısıyla öne sürme cesareti göstermeyeceği kişisel ve kurgusal düşünceler belirtme olanağı sağlıyor. Sadece şiir alanında kalacak ve ana doğrultuları saptamaya yönelik bir çaba harcayacağım:

Kabul edilebileceğini sandığım bir savım şu: Politik/ideolojik düzlemde olduğu gibi yazınsal düzlemde de Cumhuriyet'in yıktığı düzenle derin iç bağlantıları vardır. Tocqueville, 1856'da yayımlanan 'Eski Rejim ve Devrim' adlı uzgörülü yapıtında, Fransız Devrimi'nin yıktığı sınıfın / iktidarın ya da rejimin düşüncelerine çok şey borçlu olduğunu göstermiş ve "dünyada hiçbir şey yoktan varedilmez ve kaybolmaz" sözünü doğrulamıştır.

Cumhuriyet yıkıcıydı. Ama hızını birinci ve ikinci kuşak Tanzimatçılardan, Birinci ve ikinci Meşrutiyet dönemi muhaliflerinden almadığını iddia etmek çok zordur. Şu nokta önemle belirtilmelidir: 'Düzeni oturtmak' kaygısı, yeni bir toplum yaratmak ideali, rejimi doğal biçimde otoriter kılmış, Tanzimat'ın Batılılaşmacı aydınlarının siyasal açıdan daha güçlenmiş torunları olan Kemalistleri yeni rejimin ideolojik temellerini zayıflatabilecek düşünce, yazın ve sanat hareketlerine tahmin edilemeyecek ölçüde 'duyarlı' kılmıştır. Örneğin Bedri Rahmi Eyüboğlu, Paris'ten Türkiye'ye döndükten sonra Dadacılık, Gerçeküstücülük gibi akımların kaybolup gideceklerini öne sürmüştür.

Devamını Oku
Ahmet Oktay

sadece bir rüya arar insan
gecenin ve alkolün göğsünde
mazi ürkütür çünkü ve bir uçurumdur
her otel odası
yatıyor binlerce cesedim diplerinde
belki son dubleye bakarken düştüm

Devamını Oku
Ahmet Oktay

Nerde okumuştum, bilmiyorum
kim söylemişti: ‘kimseye borcum
kimseden alacağım yok’ diye.
Tumturaklı bir cümleydi; tuhaftı da,
ekonomik terimlerle
dillendiriliyordu özgüven.

Devamını Oku
Ahmet Oktay

Siyahın gezginiyim: Her gün daha derine
Yanar akşamla caddede vebalı lambalar,
Bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine;
Redingotlarıyla mumya gibi otururlar
İş yerlerinde, kahvelerde. Ve akar zaman.
-Birden söner uzak bir yıldız gibi yaşaman-

Devamını Oku
Ahmet Oktay

-Enis Batur'a-

Gün doldu: Kendime bir aksisedayım
Ürktüm hep hayalâttan.
Aklım bana açıkla:
Yırtılan zaman mı gülün yaprağı mı?

Devamını Oku