çok konuşuyoruz çok
dağdan
tepeden
havadan
sudan laflıyoruz sudan
bazen hep beraber hatim indiriyoruz
kalbinden geçen başka
dilinden düşen başka
hele yaptığın bin başka
bu ne biçim iş hoca...
çak şimşek
bulutlar patlasın tek tek
isterse düşsün şimşekler ardı sıra
bütün hışmıyla başıma
gık dersem namerdim
çünkü
Dilim bilmez de her dili gözlerim bilir
Evrensel yağmurlar içeren
Gezici bir bulut
Sınır tanımaz damlalarla ağlayan
Bir sevi selidir
Bakma sakın gözlerime
Bir yıldırım nasıl düşerse bir çınarın bağrına
Yardan kopmuş taşlar nasıl keserse
Bir dağ geçitinde eşkiya gibi yolu
İşte öyle gel güzelim
Yoksa Gelme Ben Giderim
her akşam bana dost olan arkadaşım
eski bir tahta masa
benden çok önce görmüş dünü
titrese de ayakları eğilmemiş rüzgara
gökyüzüne küskün yüzü
Yorulduğun yerde durma sakın
Koşarken tutsunlar seni tutabilirlerse
Aşk uzun bir yol dönme sakın
Dönersen sevsinler seni döndürebilirlerse
gençliğimin ilk yıllarıydı
her sabah hasretle aynaya koşar
özenle tarardım saçlarımı
sıvazlardım yüzümü
tüyden bıyık ve sakallarımı
ökşardım
asla duyumsayabileceğimi sanmadığım
bir özlem duygusu
uçağın kalkışıyla yeşermeye başladı
çok iyi davrandım ona
boşluk duygusuna rest çektim
bir gün geri geldi
kim demiş bir güzel göze
kim demiş bir tatlı dile
kim demiş dokuz köyden kovulmuş söze
ölünmez diye
halt etmiş...
şairin şiir sayfasına ilk defa girip birkaç şiirini okuyunca gördüm ki karşımda Türkçeyi başarılı kullanan, kısa ve özlü anlatımıyla şok tesirli temalar bulan orijinal şiirler var.. takip etmeye karar verdim kendisini.. başarılarının devamını temenni ediyorum..