Ve ben biliyorum
Örümceği, güvercini, mağarayı, asayı
ve İbrahim'in baltasını ben biliyorum. *
Gün geldi unuttum bildiklerimi. Aklımdan, ellerimden ve kalbimden birer birer silindiler.
Oysa ellerim hâlâ atalarımın o hünerli elleriydi, kalbim de. Neden saklıyordum öyleyse ellerimi, neden gizliyordum, neden bir fazlalık gibi duruyordu tarihin harcını karmış parmaklarım.
ben en çok miting meydanlarını sevdim.
mahşeri kalabalıkta çığlık çığlığa haykıran yalnızlığımla orada öylece yüzbinlerin ortasında ağlamayı sevdim.
kimse anlamadı biliyormusun.
davaya omuz vermiş militan sempatisini yakaladığımda kalabalığın bakışlarında, azalan yalnızlığımı sırtlayarak kaçardım.
Şehirlerarası otobüs terminalleri oldum olası içimi acıtmıştır.Ayrılıkların ve kavuşmaların sıkça yaşandığı bu mekanlar, içinde yaşanılan onca duygusallığa inat çok soğuktur ve istisnasız hepsi mimari yapılarından tutun da içinde hizmet veren pesonellerin davranış biçimleri, konuşma şekilleri hatta satılan emtianın çeşitliliğine varıncaya dek birbirinin aynıdır.Tek farkları ölçeklerinin birbirinden değişik oluşudur ya biri biraz daha uzun diğerinden ya da daha yayvan.
Tahammül sınırım yine gideceğim yöne doğru sefer düzenleyen seyahat firmasından hareket saatini öğrenip bilet alana kadardı.
Kendimi acele adımlarla binanın dışına attım. Derin bir nefesi müsrifçe içime çektim. Acaba ben tek miyim? Otogarlardan böylesine nefret eden başkalarıda var mı?
Bir rujun tehlikeli virajlarına çağırma beni.
Arsız hayallerimden yeni soyunmuşken,
Gelemem.
gelirsem;
kan tutar, o kadar kırmızı çok bana,
terkedilişin bir çocuk oyununun en terli yerinde; yemeğe çağrılış kadar buruk ve küskün olur, dayanamam küskünlüğe; onarılması güç yaralar bırakır, rüyaların o tek kişilik melodramlarına.
kâhkülünü gözlerinin
üzerine indiren çocuk
şubat, ne çok yaralamış
bakışlarını
üstelik böğürtlen çiziği dizlerin
yeni hikayelere varmadan
doğusuna mürekkep dökülmüş haritaların açılmamış kıvrımlarına yatırıyorum, dipnotlara ulanmış bir hayatın anatomisini.
şiir gibi bir nehir geçiyor gözlerimden,
eğilip elimi sürüyorum
parmaklarımı bir dağın eteklerinde kuruluyorum
dağ ki; turnalara emanetti
turnalar'sa rüyalarıma
yağmur zamanı konuşmak
beyhude iştir.
şimdi sus./ bu nağmeler ikimizin olsun /
her çocuğun gönlünde
yarım bir şarkıdır
gel;
bana bir öykü bağışla;
adınla başlasın.
tutuşurken italik paragraf başları,
nefesim kesilsin.
gel;
Son göçmen kuşları bekle;
ki o vakit sabrın sınandığı vakittir,
Bıçağın kemiğe dayandığı andır.
Kalan yanar! .. Kalan ölür! ..
Bir hicret anıdır artık yaşanan
müntehir şiirler düşer dudaklarımdan
gecenin siyahında harlanan gözlerime bak
talepkâr olduğum aşkın kahretsin beni
gece yalan gece riyakâr gece dehşet
ah sen bir de gündüz sevmeyi bilsen
Ahmet Bey usta ve saygı duyduğum değerli bir kalem.Onun kalemini güçlü yapan samimiyeti ve şiire olan tutkusu.Kesinlikle bir ŞAİR...Ve bundan öte saygıdeğer bir insan.
Bütün siirleriniz gibi harika okunasi okutulasi tebrikler gönül dolusu selamlar