Usul usul ne fısıldarsın kulaklara
Bir gelir bir gider
Döne döne yeniden gelirsin
Bir uzar bir kısalır
Kabına sığmaz taşarsın
Kükreyen bir aslan olursun
Sen babanın biricik kızı
Kocanın sevgili karısısın
Kolun kanadın kırık bağrın yanık
Varsın olsun çocuklarının anası
Dertli udum benim inle inle
Sen evin direği
Demokrasi laiklikten önemli demiş küstahın biri
Ben kendim karar vereyim sana ne be deyyus
Korkmuş cumhuriyet mitinginden anlamış gerçeği
Bağırdık çünkü Avrupa Avrupa duy sesimizi
Ne ABD ne AB Tam bağımsız Türkiye
Taşıdık bunca yıl ensemizde her dediğini yaptık
Resmini yaptım
Şiirini de yazdım
Yazılmadık romandı tek
Yel esti dağıttı
Güneş vurdu soldurdu
Bunca yıldan sonra benzi sarardı soldu
Savaşı var kurtla kuşla, börtü böcekle!
Savaşı var dağla, taşla, ağaçla…
Savaşı var, akan dere, esen yel,
Savaşı var yel değirmenleri ile!
Savaşı var akıllı uslularla, bilim ile usla.
Savaşı var doğan güneşle.
Kaç yavrum yaşın senin?
Dört mü beş mi, kaç dişin var söyle?
Saçın başın darmadağın, burnunda sümüğün balon yapmış, sırtında gömleğin atletin yok; kıçından donun düşüyor…
Çırıl çıplaksın! ..
Ama güçlüsün, şişmiş bak pazuların, göğsün kabarmış, başın dik, gözlerin buğulu, parlak…
Üç tane tuğlayı nasıl da yüklendin öyle?
Neymiş efendim
sen çok sık muayene oluyorsun
sen çok ilaç kullanıyorsun
ver bakalım 3-4-6 lira muayene ücreti
özel hastaneler benden onlara 10 lira ver
Doğduğum köyde ağaç dallarından yapılan merdivenlerle toprak damlara çıkardım
Uçsuz bucaksız ovalara kırlara bakınca o toprak damlardan neler görürdüm neler
Bir akşam kızıllığında yalarken yüzümü hafif hafif esen rüzgarlar dalardım öylece
Anlatılmaz bir huzur saçardı köye yaklaşmakta olan kuzular sürüsünün yüzlerce me me mesi
Diğer yanda koyunlar sürüsünün meleyen yavrularına süt yetiştirme telaşı me me me
Tatlı bir ezgi oluştururdu köye doğru koşan arabanın tekerlek zilleri
Yıllar yılı aklısıra uyutup
Hayali çift anahtar dağıtan
Ananızım diye kandırıp
Anamızı ağlatanlardan
İrticayı besleyip büyütüp
Artık iktidar ömrünün dolduğunun bilincine varan Başbakan, bir daha seçilemeyeceğim diye,
1-Nükleer santral gibi sağlığımızı ilgilendiren çok önemli bir konuda, -önemsiz konularda hep halka gitmekten söz ederken- halk oyuna baş vurmadan, demokratik halk örgütlerinin, üniversite ve bilim adamlarının görüşü alınmadan, yangından mal kaçırır gibi üstelik ihaleye bile çıkmadan, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan, artık bir daha seçilemeyeceğim, son fırsatımı değerlendireyim de şu Bizim Putin’ e bir iş yaptırayım da hem O kazansın, hem ben kazanayım dercesine, seçime sayılı günler kala nükleer santral temeli attırmak istiyor!
Yurdumuz güneş cenneti, üç tarafımız denizlerle çevrili su cenneti, rüzgar cenneti iken, onları değerlendirmeden, birden bire bu santral inadı neden? Şu anda demokratik halk kuruluşları protesto gösterileri yaparken, Japonya’ da insanlar ölüme terk edilirken inat ediyor. Hiç mi insan sevgisi yok bu kararları alanlarda?
2-Hükümet akarsu, göl düşmanı sanki. Göller bölgesindeki çoğu göl / gölet birkaç arazi sahibi için kurutuldu. Yurdumuzun can damarları olan çok sayıda akarsu üzerine HES’ ler yapılarak akarsu havzaları çölleştirildi. Halkın suyunu içtiği, tarlasını, bağını, bahçesini suladığı akarsular kendisine çıkar sağlayan, partiye bağışta bulunan, gözünü para hırsı bürümüş birkaç sermayedara peşkeş çekilerek 49 yıllığına, halkın elinden adeta koparılarak kiraya verildi/satıldı! Köylü daha önce en doğal hakkı olarak ücretsiz kullandığı suyu, artık parasını o kapitaliste vererek kullanabilecek. Üstelik o kapitalistin canının istediği ölçüde ve sınırlı kullanabilecek! O kapitalist suyu daha kaynağında depolayıp şişeleyerek satacak. Eski su yatağında artık su akmayacağı için tarlalar sulanamayacak; ağaçlar, bitkiler kuruyacak, kurtlar, kuşlar, böcekler ölecek, o bölge çölleşecektir…
Çevre ve Orman Bakanı, Tarım Bakanı, Turizm Bakanı karşı çıkmaları gerekirken gıkları çıkmıyor hiç birisinin! Demek ki AKP’ nin İLERİ DEMOKRASİSİ BÖYLE İMİŞ! Recep Bey’ e söz söyleyemiyorlar!
3-Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “hızlı tren hayalleri ile onlarca kişinin ölümüne neden oldu”. “Daha birkaç gün önce tren raydan çıktı devrildi, 5 tanker vagonundaki mazot yerlere, tarlalara aktı. Bu tarlalar 25-30 yıl hiç ekilemeyecek. Bu mazot en kısa sürede akar sulara, kuyu, dere, göl sularına, denizlere (!) karışacak. Sular içilemez olacak, sudaki canlılar da ölecektir. Gazete ve dergilerde, çanak yalayıcı yanlı basında daha sonra hiç yer almadı, unutuldu, unutturuldu” Binali Bey İzmir’ e de bir sürü Lafonten Masalları anlatarak, hızlı ……..bilmem neler getireceğiz (!) diyor. Aman kalsın. Getirdiklerini gördük! Daha sıradan tren işletemiyorsun. Sen nüfuzunu kullanarak oğluna Gemi filosu kurmaya bak demeli! Nerelisin, neden İzmir’ den adaysın demeli? ! .
Yüreğinize sağlık çok güzeldi
Yüreğinize sağlık çok güzeldi
Yüreğinize sağlık çok güzeldi