ruh ve bedenden müteşekkil
kalk ayağa doğrul ve dikil
toprağın bağrınadır bilesin nakil
seni bekler bir ev müstakil
kaşın gözün boyun posun şekil
vaktin varken Allah’ı et vekil
Irak olunca tinler ses artar edep azalır
Sözü artırmayınca tenden geri ne kalır
Tende ses değil söz arttırmak mesele
Oda varmayan soğan yenmez desene
Zifiri karanlık çöktü üstüme
Yer; Bodrum, Akyarlar
Işığım derin bir uykuda
Sadrımda kampta bir misafir
Zifiri karanlık
Gecede bir karartı
Cesede başlık eden taş der ki anlayana
Beni de seni de onu da doğurdu bir ana
Halin ahvalin dünyada gösteriş tantana
Yeterince kaldın süren bitti gel bu yana
Nasıl görünüyorum ordan bilmem ama
Zulme rızâda fasıl olmalı sedd-i zerâi
Âşktan dem vursa da aslında hercâyi
Kandırılmak lakırtısı eder insanı enâyi
Aşa bir damla mâyi eder ömrünü zâyi
Ve yine bir gündü bir geceydi
Gafletin, insanın içine sindiği
Yüzde kaldı hocalık, birkaç telde
Attık onu da berberde
Kurtulduk
Gözlerin gördüğü dünyaya
Çağın âna bakan nesebi gayri sahih çocuğu
Hüseynîlik vardı katlettin peygamber torunu
Masum Hüseyin’im masun oldu şehâdetiyle
Yezîdan hissinde mahzun olmadı delâletiyle
Şart-ı âdî planında satırlarımız kem küm
Eltâfı ilâhi nevinden sadıra nakış hüküm
Burhânın yalan remiz beyyinatıyla zulüm
Teskutu min verakatin de etme tezallüm
söz biter Kerbela’da hıyanet ve zulüm başlar
hüseyni yakarış duyulur semada çatılır kaşlar
akar gözlerden yaşlar sanki şeytanları taşlar
olsaydık orada ya Rabb elbet verilirdi başlar
Akvamın göçüşü müteselsil berdevam
Avam da ister huzur lakin gerek kıvam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!