Yalan yanlış sürüklendik mahkemeye tabutla
Oyalanın bakalım gafiller çelik çomakla putla
Kalu bela yurdumuz
Din-i İslam yolumuz
Şeriattır doğrumuz
Severiz Muhammed’i
s.a.v.
ne bacalar var
tütmez oldu
ne yuvalar var
sıcak ele hasret
ne yalanlar var
doğruluk giysisinde
Dönerken, döndük kardeşim
Zemin kaygandı
Araba turladı kendi etrafında
Aslında sertte girmedik viraja ama
Neyse ki direğe de vurmadık kardeşim
Annem başladı bağırmaya
Sen kimsin?
Nefes alıp veren donuk bir kare mi?
Belki, deklanşöre ufak bir dokunuşun sonucu; fotoğraf
Belki de tuale son bir dokunuşla ortaya çıkan; resim
Sen nesin kimsin bilmiyorum ama
Bildiğim bir şey var, o da
Dünya dünya dedikleri
İki kapılı bir hanmış
Gidenlerin söyledikleri
Gelenlere lafmış
Kimi girer kapıdan
Bakar dünyaya
gecenin bir vakti
karanlık yükselmekte
hesaplar kitap arar gönlümde
nafile...
harfler kaymakta satırlardan
kelimeler cümle dışında
İradesiz lâ-fikirli idare edilmezmiş idare
Minare çalan biçare ede çıkmada suare
Emarem harabat olsa da düşeyim ibare
Dünyayı payidar ede gafil ukban harabe
Kabın edep olmalı
İçi ilim dolmalı
Edep ilme galebe çalmalı
Böyle ilmi hayra yormalı
Önce edep sonra ilim
Kabın ilim olurda
Gönlümün gülü efendim
Yüzümün nûru efendim
Dilim bağını çözensin
Hâlim sirâyet edensin
Ahmed-i Mahmud Muhammed
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!