kahveler soğur
fincanda
soğur çaylar
gözün duvarda bir noktaya asılı kalır
derinde kalan bir anıyı hatırlatır
bir koku;
bakarsam yükseklerine, bir ağaç görürüm eteklerinde
dağlar gözümde pencere, perdesi kenarda en içte
her aklıma gelişte
hayalimde bir gül yüzlü perişte
bir indin bir çıktın
durulunca gece
soğuk rüzgar eser
pervazdan,
süpürür yalnız odaların hatıralarını
kapı arkalarından
hayatın tuzak bahçelerinde
sürüklenen bedenler
bir bir savrulurken
kim bir ağaca tutunabilir ki
kenetle ellerini elime
Bulamazsan yüreğinde beni
avuçlarındaki raylara koy kalbimi
makasçıyı evine gönderin, karısının yanına
beyaz çarşaflarda uyusunlar, güpegündüz
Bulamazsan yüreğinde beni
ayaklarında dans eden sular, bırakınca seni
kum sevinir, sular süzülürken ellerinden
hızla okşar rüzgar saçının her bir telini inceden
küstürmez günışığı yalansız gözlerini geçerken
bu bir akşamüstü sefasıdır, kıyısında denizin
görmüyor gözüm hiç bir şey nedense
ne zaman gözüm sana değse
kayboluyorum hep gözlerinde
kapılıyorum sele, ağladığın her seferde
bir sandal buluyorum
kirpiklerine dokunur diye korkuyorum
duyarsan bir gün
gel kabrime,
uzak deme, gel
trene bin
eskişehirde ya da bilecikte in
otobüse bin, bagaja verme çantanı, yanına al
Şaire şiirinde ne demek istediğini sormak, güzel bir hırkayı ipi için sökmeyi düşünmek gibidir.
Şair cevap verirse; şiir düz yazıya, hırka da çileye dönüşür.
seher yeli vurdu bizi
yerlere sürdü özümüzü
görmüyorsun iki gözüm
gönlümde açan tek gülsün
dağlarında aklım kaldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!