Ey, ateş çemberinde can veren akrep!
Dinçliği bekleme sayrılıklardan sonra.
Boşuna değildir denizini besleyen nehrin akışı,
Çocuğunu sütten kesen annenin gözyaşı
Ya da sözünü tutamayan deli aşığın yakarışı.
Boşuna değildir eylülde yaprağın sararışı! ..
Yolları bitimsiz, yerleri yanlış kılan;
Yanlış imzalara kalem olan,
Demiri tavında dövdürmeyen,
Eylüller değil midir kalbe giden damarı tıkayan,
Dalında yaprağı kurutan?
Sıcak yeller estirirken beyinlerde;
Soğuk elle ten okşayan,
Zamanı dudaklarından öpen!
Gülmeyen, güldürmeyen,
Yağmur gibi yağsa da iz bırakmadan kuruyan;
Eylüller değil midir akla-karayı ayıramayan,
Ölü benliğini bizlerde arayan?
Bekleyin zamanıdır şimdi;
Uzanacak elleri güneşe, aya;
Toplayacak yıldızları yuvasından,
Akıtırken sahte gözyaşlarını
Boyayacak maviyi karaya!
İsterdim ki; güvercin olup uçsun,
Üzerimize devrilmeden geçsin
Bu kayıtsız eylüller...
Üşümeden, üşütmeden
Şamdanda mumları eritmeden
Gitsin elleri sıcak, kalbi soğuk eylüller...
Dokunmadan sevgiye, sevgiliye! ..
Rukiye Çelik
07.09.2009
ANKARA
Kayıt Tarihi : 7.9.2009 16:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Rukiye Çelik](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/09/07/ah-bu-kayitsiz-eyluller.jpg)
Bahar Var
Yaprak mı dökmüş
Yoksa soyunuyor mu
Soğuk günlere ağaçlar.
Onlarda mı haber almış
Yoksa göçüyor mu
Sıcak iklimlere kuşlar
Bilmezler mi ki
Her sonbahar son değildir.
Eylül’ ünde de doğan var
Ve eğer;
Kışa ayaza inat,
Hala ekiliyorsa tohumlar.
Ve hala;
Yüreklerde yeşeriyorsa
Güzelliklere dair umutlar.
O vakit bilinsin ki
Önümüz de bahar var.
Çok güzel, teşekkür ederim sayfamı ziyaretinizden dolayı.
Kayıtlı efendim, kayıtlı...
Milletin şuuraltında, hançerle kazılmış gibi kayıtlı.
*
Sarılıkların ve sayrılıkların hüküm sürdüğü eylüller.
Her türlü meyve ve sebzenin olgunlaştığı olgunluklar mevsimi, bolluk bereket mevsimi…
Dalından koparılacakların kopma zamanı eylüller.
Gelecek bahara hazırlık safhası, bağ bozumu, düş bozumu, göz bozumu eylüller.
Akla karanın karıştığı mevsim.
*
“Soğuk mu, sıcak mı?” kararsızlığı yaşatan eylüller.
Kalbe giden damarları tıkayan, kalbi soğuk, elleri soğuk, sıcaklığında bile üşüten eylüller…
*
Maviyi karartan, sıcak bir dost eli olup sevgiye, sevgiliye dokunamayan eylüller…
*
Şiir yazıldıktan sonra okuyucunun elinde ise o şiirin sahibi artık okuyucu sayılır. Dilediği gibi düşünür, dilediği gibi anlar ve algılar.
Kendince farklı farklı algı derinlikleri kazandırır, farklı anlamalar yükler şiire.
12 Eylül’ü yaşayanlar bilir. Üç yıl süren istibdat dönemi.
Akla karanın birbirine karıştırıldığı zor yıllar…
11 Eylül saldırısı.
Nerede ve kim olursa olsun, insanlık adına utanç verici saldırıların yaşandığı ay.
“Eylülde Gel” aşkın başka bir yüzü.
Olgunlaşmanın son demi. Eylül yapraklarına karışan zaman.
Rengi ve sona yaklaşımı itibariyle onulmaz hastalıkların ifadesi bir zaman simgesi.
Yaprakların dallarından teke tek düştüğü tükeniş mevsimi…
*
Okuyucu ne dilerse onu hissedecek, öyle anlayacak ve kendi duygularını kendi benliğinde yaşatacak.
Günün Şiiri ve şairini gönülden kutluyorum.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Şairi gönülden kutluyorum...
'tersine esen rüzgârdan biliriz /
zemheriyi çağrıştıran
çarpık havadan /
biliriz /
yoktur göğün çatısı /
tavan arasında
saklı duran kırbacı /
yeniden savurur gibidir acı /
dağlanmış diliyle titreyerek
bir hayvanın /
sessizce sağalttığı gibi yarasını.../... (N.Erlaçin )
Sevmesini bilmeyen , sevgiden anlamayan kalas ne bilir eylülün
sıcaklığını.....
TÜM YORUMLAR (34)