Şiirin üç yıl sonra tamamlanan eksik yeri:
dedim ki:bu şiiri yaşamadan yazdım
dedi ki:sevişenler sevişmediklerini anlasınlar okuyunca
ağustos-2004
sen benim en güzel düşüm oldun
kül olmuş bir günün akşamında
bir daha içilmeyecek giz şarabın
yaşadıkça
Gidemezdi bir daha başka yerlere
Senin ırmaklarında uçan turaçlar
Oysa uçurum uçurumdu sana gelişim
Yüreğime yıldırımdı inişin
Sevişin sağnaklarcaydı güllere
Kumdan Evler-1
Ama kavuşmadan söz edebilmek için önce ayrılık denen şeyi bütün çeşitleriyle çok iyi bileceksin, tıpkı bütün kavun çeşitlerini, yıldızların bütün hareketlerini, bütün yazı türlerini bilir gibi... '
Mevlana Celaleddin Rumi
bir yaprağın düşüşü bin yıl sürüyor
elim yüzüm sonbahar
yıkılan düşleri deli yeller götürüyor
taşlaşan bir anı var suskunun
kör kuyu uykusuzluk
gece bir menzilsiz yol ki bitmiyor
BİZİ AŞKTAN BAŞKA KİM AYAKTA TUTABİLİR
Görünenle gerçek aynı olsa, bilime gerek kalmazdı. Yine de işi en zor olan insanı inceleyen bilimler olmalıdır. Nedense “acıyı paylaşmak” lafı dillerde pelesenk olmuştur. Herkes “acıları paylaştığından, paylaşabilecek bir insan olduğundan” dem vurur: “yalnızlık paylaşılmaz”, “acılar paylaşıldıkça azalır” gibi bir sürü söz üretilir bu ve benzeri konularda; oysa belki de hayatın toprağı acı ve yalnızlıktır. En azından insanın insanı sömürdüğü tüm zamanlarda hayatın toprağı acı ve yalnızlık olmuştur. Öylesine çok acı ve yalnızlıkla iç içeyiz ki, dostluklar, arkadaşlıklar, aşklar biraz da acılara yalnızlıklara omuz verme ile özdeşleşmiştir. Bizim ülkemizde daima mutsuzluğun kardeşidir; oysa aşk gülebilmeli, mutlu olmalıdır. Biraz da koşullar değil mi, iki insan arasında her türden ilişkiyi acılı veya güleç kılan. Kolay değildir işsiz dolaşırken, evi her yağmurda akarken, asgari insanca yaşama koşullarından uzaklarda aşkların yüzünü güleç kılabilmek. Bu nedenle olmalı hep acının, yoksulluğun, imkânsızlıkların omuz omuza zorlanmasıdır aşk bizim buralarda.
Sevdiğim-şah damarım-unutma beni
gülüşünün kıvrımında sakla aşkımı
hüznünün çiğ tanelerinden kanasın tomurcuğum
yaramı gül bellesin sevincinin kelebeği
içli bir şarkı olmuş o eski sonbahara
sararıp dökülürken bakışının yaprakları
afrodit köpüklü tül kıyılarda
ay çıldırtan şarkılar söylerdi denizkızları
ah ömrünün savrulan yazları
bombalar-katliamlar
tarumar güllerin tarihi yazılmış yüreğine
ömrünün özeti dikenli teller
Ben Hayyam'ın kadehinden sulandım
dedi gül
Mecnun'la çöle düştüm
Kerem'in elinde yandım
dedi gül
Degerli ögretmenim. Yıllar oncesinden Selma Yigitalpten ogrencinizm.Ellerinizden operim.
Bütün şiirleri yüreğinden yakalar insanın, ruhun aynası gibidir. Çok değerli, koca yürekli şair.
Söylenecek ne var ki..Okuyun ve kendi kendinize itiraf edin ustalardan biri olduğunu...