Sıcak, kuru bir yazın
Kavurduğu toprağın
Sararan yaprakların
Suya hasreti gibi
Sana muhtacım.
Bir yol ki düşün, bu senin geleceğin.
Yaşam denen bu yolda giden sensin.
Katettiğin yollara, geçmişe bir bak.
Sanma, geçmişteki sapaklar artık olmayacak.
Gideceğin yeri, varmak istediğin hedefi biliyorsan,
Güveniyorsan kendine, durmaksızın korkusuzca yürü.
Aldın çıkardın doruklara, bulutlara,
Sevgi sarhoşu oldum, alışamadım.
Toprağa basamıyorum, rüyadayım.
Göremiyorum çiçekleri, kuşları, sevemiyorum.
Düşünemiyorum, gerçek ne bilemiyorum.
Bir mahkeme kur beyninde,
Savcı da sen ol, hakim de,
Suç önemli değil, suçlu belli,
Yargıla istediğin şekilde.
Suçlu yoksa eğer orada,
Tanıklar konuşmak istemiyorsa,
Sisin örttüğü yorgan gibi,
Sessiz ve durgun bir deniz.
Bıçak gibi suları yaran,
Çivit renkli köhne bir sandal.
İçinde bir adam.
Yüzünde tuzlu suyun,
Bir tanrı yaratmıştım, ben de bir zamanlar
Güzelsiz, güzeldi bütün güzellikler o’nda.
Şimdi o güzellikler ki, güzel yanında sönük
Tanrım, o tanrı değil artık.
Güzele güzel diyemem Tanrım, güzelin varlığında
Güzel neye gerek Tanrım,
Kana bulanan aydınlığın,
Ağlamaklı çırpınışısın.
Aydınlığın sonu; karanın,
Gerçekleri örten siyahın,
Aldatmacasısın kızılın.
Gün batımı, sen bu'sun.
Sevginle bir başına kalmak istiyorsun.
Düşündün mü hiç, değer mi?
Neden anlatamıyorum diyorsun?
Belki kaybetmekten korkuyorsun.
Mutluluğu hep acılarda arıyorsun
Oysa sen sevmeyi seviyorsun.
Bir haziran sabahının alacakaranlığında
Yazılmış bir şiirin satırlarında,
Sessiz haykırışlarla karışan
Özlem dolu sevginin yankılandığı odada,
'Seni kader çizgisiyle alnıma yazan Hak'tır.'
Anılar, anlarda gizliydi.
Gizemliydi, güzeldi.
Öncesi ve sonrası yoktu,
Olmadı, olamazdı.
Sadece sen ve ben vardı,
Bir de anlar ve anılar.
hocam sizi tekrardan tebriketmek istiyorum bu siirinizde digerileri gb cok guzel saydilarimlaa