Merhaba meyhaneci, bak uzun aradan sonra yine körkütük, perişan ve biçare geldim kapına. Demedim mi, beni bana bırakmazlar yüreğim ve hislerim yine sürüklerler buralara. Hadi kur bakalım çilingir soframızı. Bırak diğer masaları, en kuytudakini aç bana. Bugün bütün hesaplar benden, nasıl olsa hesapsız yaşıyorum ben en derin duyguları. Büyük şişelerden getir, yanımda en acı ege mezelerinden getirdim bak. Bugün bütün hayalleri ve umutları mezelerle dağlayıp, meylerle boğacağım…
En ağır notalı müzikleri aç, biraz daha ses ver. Yüreğimle dertleşeceğim oturma masama sakın, hal hatır sorma bu aralar bana. Üzülme, artık iyi bir müşteri kazandın, başka günlere sakla efkârın dibine vurma hayalini. Birazdan, ikinci ya da üçüncü kadehten sonra bir hayal gelecek kapıya, bekletme, tut kolunda al getir masama olur mu?
Hey garson! bu meylerin tadı kalmamış, yenilerinden getir birkaç şişe. Boşlar kalsın, onlara hapsedip, mavilere gömeceğim duygularımı. Ceketimi de getir sana zahmet, yalnızlık sardı bedenimi üşüdüm biraz. Ama cebindeki resme dokunma sakın, o bu dünyada kalan tek varlığım. Şu mezeleri ocağa tut da ısınsınlar biraz, dertlerimden daha sıcak olmalılar.
Anlat bana üstat;
Esrarlı gözleri, ne söylediklerini anlat.
Hani onlar yalan söylemezler ya,
Bana onlarla konuşmayı öğret ki;
Dudaklardan dökülen yalanlara kanmayım.
Yalnızlık mı?
Evet, yakinen tanıyorum. Hatta bilmem kaçıncı yüzyıl dönümü kutladık beraber dün gece.
Aynı patikanın yolcusu, aynı dağın etekleri, aynı ağacın meyveleri, hatta aynı ananın çocukları gibiyiz. Beraber geldik yeryüzüne, beraber yaşadık, yaşlandık, beraber gideceğiz. Kimse ayıramadı bizi birbirimizden. O hep bendeydi, ben de onda. O çağırdığında ben koşardım ona, ihtiyacım olduğunda ise o hep yanımda olurdu. O yaralıysa ben, ben de yara varsa o ilaç olur. Bıktığım zamanlar çok oldu ondan ama kaçışım, kurtuluşum hiç olmadı. Alıştım artık onunlayken nefes alamayışıma, alıştım kalbimin buçuk ritmiyle yaşamaya…
İşte...! gidiyorum sonunda
Kan kırmızısı veda saati geldi çattı
İstemesem de gitmek zorundayım
Deniz mavisi hayallerim
Ve inci beyazı hatıraları aldım elimde
Yeni filizlenen umutları bırakıyorum sende
Bir aşk istiyorum yüreğime
Duygularıma dil
Satırlarıma renk olsun
Öyle bir gelsin ki bana
Zaman hatta dünya dursun
Hasretine İsyan
Kervan geçmez unutulmuş bir yerlerde
Harabe olmuş sahipsiz kervansaray gibiyim
Eskilerde kalmış o görkemli güzelliği
Kurumuş,kırılmış asırlık çınar gibiyim
Git Artık N'olur
Demek gidiyorsun hadi durma
Öyle git ki ardına bile bakma
Üzülürüm,kahrolurum diye korkma
Git,git gidebildiğin kadar uzağa
Gidersen…
Gidersen
Bir çocuk küser hayata
Bulutlar isyan eder gözyaşlarına
Dayanamaz yüreğim hasret kesiklerine
Çizgi Ötesi
Bir çizgi var ufukta
Altı mavi, üstü kızıl
Ya mavi de donacağım
Ya kızıl da yanacağım
Bugün benim doğum günüm
Yine bir yıl daha akıp gitti ellerimden
Yine yalnız ve umutsuzca kutluyorum
Ne yaman çelişki değil mi
Yaşlanmamı kutluyorum
Her zaman ki çay bahçesinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!