Onbin yıllık yoldan geldim yorgunum
Aslımı neslimi bana sormayın
Onaltı kardeşin en küçüğüyüm
Kardeşi yoldaşı bana sormayın
Mete ağam ordugahı yönetti
Kurban olam dudu dilli selviye
Kirpikleri kaşları başka güzel
Bilmem nasıl desem nazlı dilbere
Gül cemali gözleri başka güzel
Tatlı dili güzel huyu sorulmaz
Nasihattan anlamaz mecnun olan
Bırak yakasını salıver gitsin
Hergün ayrı bir hülyaya dalan
Düşünü hayıra yoruver gitsin
Zihnime prangalar vurulu sanki
Bazen bir ıssız dağ gibi olur yüreğim
Bir çıt sesi bile duyulmaz
Bazen coşkun bir ırmak gibi
Ne yapsanız durulmaz
Kaç kervan gelipte geçti bu elde
Gözlerim yollarda beklerim seni
Kaç bahar açıpta soldu bu yerde
Gözlerim dallarda beklerim seni
Yokluğun hasreti sinemi dağlar
Uyku perde perde dolanır gözüne
Ne gündüzün belli ne gecen belli
Sivri dilli kalem gelse sözüne
Ne satırın belli ne hecen belli
Şavkın bir ziyade versin nihâle
Şimdi sağnak sağnak ihanet yağar
Tutulmaktan korktum, kaçıyorum ben
Beyhude ne yapsan, ayağın kayar
Utana sıkıla geçiyorum ben
Ayaklar başları geri iterken
Ey benim huzurum, ey gül Bercestem
Ey gülü diken, bülbülü şâyestem
Her bir zerrem sana feda kılınmış
Senden olsun yüreğime bir merhem
Dolanırsın bayır bucak tepe dağ
Neler gördün neler aldın sende yaz
Yedi iklim car köşede açmış bağ
Alâmetin Vasfi nedir sezde yaz
Tabiata nakşetti yeşil allar
Karınca kararınca kanaat etmek
Biz biliriz ağam sen bilemezsin
Vatanı çok sevip kahrını çekmek
Biz biliriz ağam sen bilemezsin
Katranı kaynatıp şeker diyerek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!