Aylardan hangi ay günlerden hangi gün olduğuyla
Ve saatin kaçı gösterdiğiyle
Hiç mi hiç ilgilenmezsin
Odanın en kuytu köşesinde dizlerinin üzerine çöküp
Eline geçirdiğin bir şeyle
Halının aynı noktasını karıştırıp
Sıradan biri
Evden işe işten eve gidip gelen
Sırtının pekliğine karnının tokluğuna
Sağlıklı oluşuna şükreden
İyiye sevinip kötüye üzülen
Cismi kadar yer işkal eden
YAŞAMAYA DEĞMEZ
Gezdin güzellerle zamana uydun
Güya sevilip sayılan bir kuldun
Güvendin insanlara ne buldun
Hayat yaşamaya değmez
Çıkarırsan dört mevsimden kışı
Unutursan yağan yağmuru yaşı
Yola sıfır döşenirse kaldırım taşı
Yağmur da vurur sel de vurur
Balta vurursan andıza çınara
Arkana bile bakmadan
Neşe içinde gidişini görünce
Demir parmaklar ardında
Bir mahkum olduğunu anladım
Havasızlığın ışıksızlığın
Sevgisizliğin kini
Güvendiğimiz dağların birine yağmadı kar
Bizim ne ufkumuz dar ne de gönlümüz dar
Doğru yolu gösteren mükemmel atamız var
Çok şükür alnımız ak yüzümüz aktır bizim
Kavgaları dargınlıkları kaldırıp attık aradan
Bir sözlük verin imkansız olsun eşinin bulunması
Sayılabilecek en son sayı kadar olsun her sayfası
Bir ömür sürse de ezberleyeyim tüm sözlerini
O zaman belki anlatabilirim yaş dolu gözlerini
Bir sevgi verin dolaşsın vücudumun al kanında
Dört köşe duvarlar seni benden ayırdı mı?
Yanı başından kaldırmakla küçük yatağımı
Geceler yine karanlık yine korkuyorum
O sıcacık kucağını kucağını özlüyorum
Varsın ayağım sığmasın o küçük beşiğe
Güzele tutkun iyiye vurgun bir ferdim
Gerçek dosta derman düşmana derdim
Doğru yolda ölecek kadar merdim
Beni benden öğrenin ben buyum işte
Burnumu sokmam başkasının işine
Olduğu gibi duruyor gönlümdeki yerin
İlk günkü gibi sıcacık ve derin
Boynuna sımsıkı sarılan ellerin
Titremesi aynı, hasreti, sevdası aynı
Tarifi mümkün değil sevgimin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!