Sen peteksen ben de balım
Sen çiçeksen ben de dalım
Nasıl olur diye halım
Hiç düşünme sevgilim
Sen Leyla’ysan ben Mecnunum
Uykular ne tatlı kıydım geçtim
Ayrılık ne acı içtim geçtim
Kendime dost diye kimleri seçtim
Şu kahrolası, kahrolası gurbette
Kurudu kalmadı, sevda deryası
Seni nasıl sevdiğimi bilemezsin
İçimi görsen başka yer dilemezsin
Yemin ederim istesen de silemezsin
Kalbime kazıdım seni Nurgülüm
Neyim var neyim yok senin say
Zaten cılız bir sesti dersin
Tam yarıdayken kesti dersin
Bir deli rüzgardı esti dersin
Kafayı takmaya degmez
İstemeden oldu dersin
Bihaber olsam bülbülden gülden
Hiç etkilenmesem ateşten külden
Dinleyebilsem onu canı gönülden
Aşık olmak ozan olmak işten değil
Bel bir sağa bir sola bükülünce
Onca yorgunluktan bitkinlikten sonra
Akşam eve gitme vakti gelince
Ne yorgunluk ne bitkinlik kalır vücudumda
O uzun o karanlık yolları
Su gibi içerim bir yudumda
Sabah evden çıkarken
Geçen yıl bu vakitlerde
Güneşli bir sonbahar sabahıydı
Dükkanın önüne oturmuş
Bakıyordum gelip geçene
Genç bir çift ilişti gözüme
Henüz silinmemişti
Tenine değen yelden
Ellerine değen elden
Adını söyleyen dilden
Vallahi kıskanıyorum
Yediğin ekmekten aştan
Başındaki beyaz kar yarin teni olsa
Kanmam sana kanmam koca şehir
Gökte siyah bulutların beni olsa
Kanmam sana kanmam koca şehir
Koklamam senin çiçeklerini güllerini
Öyle bir savuruşu var ki uzun sarı saçı
Her teline yüzlercesi takıldı sanıyor
Tesadüfen göz ucuyla bakınca bir kaçı
Dünyayı avuçlarına aldığını sanıyor
Yel gerdanı dövüyor açılmış düğmeler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!