Eni sonu bu hayatta bir kez o acıyı tadınca
Değişmezsin hiç bir ahım şahım hiç bir tatlıya
Dene denemesi istemeyerek de olsa bedava
Dindirmez o acı tadı ne helva ne baklava...
Araştır o acıyı acı acı zevkle tadanları
..
Bazı geceler saç diplerime kadar acı çekiyorum.
Kafa derimin altında her saniye beynini kemiren böceklerin olduğunu hissediyorum.
inanın 24 saat, bu acı için fazla uzun..
..
Yüzüme,yüzsüz bir acı oturmuş,
gelmiş geçmiş zamanları darmadağın ediyor!
ve
utanmadan
gözlerimden,tüm umutları çalıyor
ben biliyorum,bu acı hırsız!
bu acı arsız!
..
GİDİN GELMEN ACI GÜNLER
Dert üstüne, dertler eken
Mazlumlara, dudak büken
Ateşlere, benzin döken
Gidin gelmen, acı günler
..
Ecel şerbeti ne kadar acı
Balınan yuğurulsa yine acı
Şeker şerbet katılsada acı
Sevgi ile beslense yine acı
Ne alınır satılır şerbeti
Sırasıı gelen içer şerbeti
..
Çıkaramaz oldum aklımdan seni
Ben aşığım diyememek ne acı...
Sevdim bir kere unutmak elde mi?
Seviyorum diyememek ne acı...
Deliyim; seni gördüğümden beri
Sevmiş gönül sonra dönülmez geri
Yokluğun da düşündüğüm şeyleri
..
Detaylar bütünüdür, hayatın tüm ayak sacı
Küllese de yürekleri, uçup gitmez hiçbir acı
Geri getirmez mutluluğu, ağlasa da ana bacı
Yaşamamalı acı sinede, edilmese de baş tacı
Faniler yolcuyken sonsuza, soğuk ecel hancı
Sabahlara gebeyken afak, yüreklerde sancı
..
Sevgili..Gökteki yıldızları,en güzel kızıl gülleri ve bir zamanlar bana ait olan kalbini sunma bana.Pişmanlık dolu yüreğinle ayaklarında bırakıp gitmenin üzüntüleri,saçlarında pişmanlıklar türkü türkü,dönme dönme bana sevgili! ! .Hadi kırdığın paramparça ettiğin yaralı yüreğimin parçalarını topla toplayabilirsen getir bana,koy koyabilirsen yerli yerine izleri hiç belli olmadan,bunu yapabilirsen seni affedebilirim sevgili! ! .Biliyorum senden istediğim şeyin imkansız olduğunu..Ama suçlusu ben değilim ki,kalbime giren,sonra hasret ve hüzün tohumlarını ekip bir anda çekip giden sendin! ! .Ne denli acı ne kadar büyük bende bıraktığın hasar bunu biliyor musun? Yürek yangını,çaresizlik,gözyaşı nedir,uykusuz geçen gecelerin nasıl azap dolu olduğunu sen nereden bileceksin! .Gökteki yıldızları,kızıl güllerini,beni bir hiç uğruna terk edip,başka sevdalara saldığın kalbini sana bırakıyorum,al git sevgili...Üzülme sen bulursun yeni aşkları,senin kalbin daldan dala konan bir kuş misali,uslanmaz sevgili uslanmaz! ! ! .Ben alıştım hasrete,özleme gelme gelme bana geri sakın dönme,affetmem çok zor seni çok zor sevgili! ! ! .Aşk bende duyguların en güzeli sevgi vazgeçilmezimdir.Ben seversem ölümüne olur sevgim,aşk başımın tacıdır ama bilene...Hiç bir kalp oyuncak değildir! ! .Önce ümit verip sonra yalan olan vefasız aşklara isyanım var,onlara bir çift de sözüm; sevmeyi aşkı bilmiyorsanız aşkla dolu kalpleri yaralamayın,bir gün gelir o aşk denilen şey sizide bulur ve en derin yerinizden sizide vurur! .Aşkın ne demek olduğunu,severken terkedilmenin ne kadar acı verdiğini o zaman anlarsınız. Git sevgili git yolun açık olsun! ! ! .Dilerim ki ektiğini biçmeyesin,hem sevip hem de çok sevilesin…
..
Ne var ki şu dünyada gülmekten tatlı?
Aşk için yaşamaktan ve ölmekten tatlı?
Ben asla yok diyorum varsa sen söyle nedir?
Seni böyle sevmekten,senle olmaktan tatlı? .
......VE ACI
..
Kan ağlama sakın hayat acı ama gerçektir.
Acı çekmek güzeldir, insan böyle pişecektir.
Hepimizin yolu, zor, meşakkatli geçecektir.
İnsan'ı kamil yolu zor ama güzel gömlektir.
..
Acı veriyor bana aşkın,
Acı veriyor.ayrı yaşamak,
Yalan söyleme bana sakın,
Böyle yaşamaktansa,daha iyi ölmek,
Acı veriyor bana aşkın,
Acı veriyor böyle yaşamak,
..
Akrep ile yelkovan arasındaki "AÇI"lar değişiyor ama insanların çektiği süregelen "ACI"lar değişmiyor; tersine, daha da şiddetleniyor...
Süregelen ACILAR devam edecekse, değişmeyecekse; AÇILAR, değişmiş ne fark eder....
25.04.2012
..
Ne kötü değil mi?
Gidecek olanlara,
Gidenlere...
Hatta ihanet edenlere
Acı acı gülümseme.
..
Ben acıların emzirdiği bir çocuğum,
Artık hiçbir acı, bana acı vermiyor.
Bağışıklık kazandı acılara ruhum;
Fakat haksızlığın verdiği ıstırap zor.
..
Yüreğime ateş düştü
Yaktı beni acı haber
Kırdı umut çiçeğimi
Söküp attı acı haber
Özüm ağlar, sözüm ağlar
Yâr yitirdim, gözüm ağlar
..
Merhum Naci ŞAHİN Müdür'e
Geldi acı haber, Muğla ilinden
Baba ocağını, vurdu belinden,
Ayşe ana, çekti; saçın telinden
Yakıp da gittin sen, ne acı Naci’m! ...
..
Yaz gecelerinde Akdeniz’in, insanın tenini okşar gibi estirdiği bir rüzgar gibidir sevmek. Senden çok uzakta da olsa sevdiğinin ellerini hissedersin rüzgarın okşadığı yüzünde. Bir iskeleden şehrin ışıklarını seyredersin. Kumsaldan taş toplarsın ve her birini ayrı bir dilekle atarsın denize. Kışın yerini kuru ayaza, zemheri yellerine bırakır Akdeniz’in rüzgarları. Yüzünü kırbaçlar gibi gelir, kör bir bıçak kesmiş gibi yüzünü acı verir. Aynıdır aslında her iki rüzgar da. Tek farkı güneşini kaybetmiştir kış ayında. Hissettirdiği acı soğuk kendi acısındandır kim bilir? Ama şu bir gerçektir, kışla birlikte güneşini yitirmiştir.
Biliyor musun tanımazken bile seni, hep seni dileyerek atmışım kumsaldan tek tek topladığım taşlarımı. Ellerini hissetmiştim yüzümde. Ben, seni tanıdığım ilk gün anlamıştım onun sen olduğunu. Sen ise yüreğime yerleştikten sonra anladın onun ben olmadığımı. Doğmadı o günden sonra güneş dünyama. Ve ben seni yitirdiğimi anladım. Güneşimi yitirdiğimi...
..
Sana, seni anlatabilmek isterdim, yazmadan. Senin sesinden seni. Bu güne kadar duyulmamış hikayenin, başını bilmeksizin sonunu getirmek için anlatırdım, bitmeyen bir nefes ve heyecanla. Sana hiç yaşanmamış gibi unutulmaya yüz tutmuş aslıyı, şirini, leylayı ve acı sonlarındaki mutluluklarını anlatmak isterdim.
İçimdeki şelalenin çok uzaklardan sürükleyip getirdiği ezginin eşliğinde coşar, kendimi bir kürsü üstünde hissederek haykırırdım seni seviyorum diye, beklide. Beklide hiç beceremezdim haykırmayı ama yinede anlatırdım sensizliğin içindeki beni o kürsü üstünde.
Gözlerin benim için çok manalıydı, çok şeylere elimi uzatmamı sağladı sözlerin, senin haberin olmadan çaldım içinde ki seni, gizledim en kuytusuna kalbimin, benden başkası bulamasın diye sana dahi söylemedim.
Yanımda olduğunda saatlerce izledim seni, gözlerinin içinden aldığım aydınlıkla bir meleğe dönüştüğümü hissettim kanatlarımı ne denli aşk ile çırptığımı bir bilseydin ve yüreğimin bir serçe gibi masumane sevimliliğini görebilseydin. Kapamamalıydın gözlerini, kapattın bilmeden, düşürdün beni karanlığa. O acı veren duvarlara çarptım serçe yüreğimi, yaralandı, kan içinde kaldı bedenim. Boşluklarda gidip geldi seni arayan ellerim, sen bir kez kapadın bana yol gösteren aydınlığı, bir daha da açmadın.
İçimdeki duygunun ne olduğunu mu merak ediyorsun? Hiç coşkun denizin tuzlu suyunu ciğerlerine kadar çektin mi, ve ölüme bir nefes kala geri geldin mi?
O tuzlu su insanın genzini ne kadar yakar, günlerce acı tadını hissedersin ve geçti gitti dediğin anda ölüme bir nefes kala halini hatırlarsın, tekrar başa döner o acı tadı ve o anı yine yaşarsın, yine yaşarsın. Kötü bir benzetme olarak bakma buna, belki de boğulmak içindi yutulan tuzlu su, bilerek gidildi beklide ölüme, bilinmez. Bilemez bunu kimse.
Seni hissedemiyorum, çok uzaklara mahkum edilmiş gibi acılar içinde kıvranırken bu beden, seni hissedemiyorum. Seni özlüyorum. Sıla hasreti çekiyorum, yüreğim gurbette. Ben sılamı, seni özlüyorum. Prangaların bacağımı yaralaması, bileklerimdeki kelepçenin sıkılığı acıtmıyor canımı. Demir parmaklık içinde olduğumun da farkında değilim. Sadece beynim, beynim götürmüyor sılama beni ve hep ağlıyorum.
..
İskelede ıslanan mendiller henüz kurumadan
O, hüzünle, gitme dercesine sallanan eller inmeden
Yüreklerdeki o acı hüzün, ayrılığın hüznü dinmeden
Çığlıklar aldı birden, o derin sessizliğin yerini
Bir acı haber ki bu, ayrılıktan daha beter
Genç bir kız oracıkta bayılmış, acı acı inler
..
Ne bu ölümler peş peşe böyle
Acı üstüne acı
Fanilikten ilk şikayetçi ben olurdum
Var mı bu davalara bakan savcı
..