Tarihin yanılgısından kurtulunca,
Kendimizi zamanın boşluğuna bıraktık.
Yılların kuşatmasından kurtulunca,
Asırlara dayadık sırtımızı.
Sabahın ayazında.
Penceremizi kaplayan kara boyadık dünyamızı.
Bir işkence gibi dokundun tenime
Bir kelepçe gibi kapandın ellerime
Mahpushane gibi duvar ördün bedenime
Suskunluğumdan değildir sustuğum
Bakışların dondu gözlerimde
Gözlerim yandı özleminle
Yanmalarla, isyanlarım dağıldı havaya
Sevmelerle sevgim yığıldığı hayata
Bırak her şeyi aksın dedik
Boşver sigara ateşidir yaksın dedik
Her canı insan diye sevdik.
Bu zamana kadar hep böyle geldik.
Elle çalıştık, dille söyledik
Güneşle doğdun.
Efkârlı gözlerle doldun.
İsyan ettin bu hayata.
İnsanlık uyudu.
Kör gözlerini bile kapattı.
Kendimi tanıyamıyorum
İnsanları anlayamıyorum.
Paylaşmak varken güzellikleri
Sahiplenmek neymiş.
Yaşamak varken inadına
Ölümü düşünmekte neymiş.
Hep bir şeylere değil midir isyanımız
Ya bu telaşımız,bu hırçın kavgamız
Üşüyen tenimizde donmuş kanımız.
Sineye çeke çeke,kendini öldüren kahrımız
Karışmadık mı her karanlığa
Aynada bakarak yüzüne
Dökülüyorum damla damla
Saçlarından süzülerek
Her telde binlerce kez ölüyorum.
Sonra maviye karışıyor adın
Sen gökyüzü
Ben yeryüzü
Sen yüksekten uçarken
Ben yerdeyim
Senin yağmurun var
Gün gelir ansızın bir kapı açılır
Perdeler güneşe, kapılar rüzgâra takılır
Candır içinde olduğumuz bazen yıkılır
Durdurmak olmaz giden zamanı
Elbet bir gün yaşamaktan sıkılır




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!