Ben Bir Saatim Sende Durmuşum
Yüzümde tedirgin bir ümit
Elimde kırmızı karanfiller
Ben bütün saatleri sana kurmuşum
Bekliyorum çalmıyor ziller
Bu bir Yusuf meselidir
Uzak rüyasıdır can çekişen kadim kentlerin
Ve üryan dağların biricik süsüdür bu
Sevdamızın göğsünden emzirilmiş kurtların türküsüdür bu
İlla ki yutkunarak söylenmelidir
Gün kararır
Düşer süngüsü gamzelerinin
İçinde, o masallara can veren kuşlar susar
Bir daha gelip konmazlar dudağına ne yapsam
Cümlesi
Ölmek üzredir
Beni bir rüzgar kıracak, bir rüzgar
Dallarımı tam rüyana eğiyorken kıracak
Kuruyup döküleceğim ellerine büsbütün
Ne sen bileceksin hikayemi ne gece
Elveda diyeceğim, çocuklar kadar küskün
Boş
Bir su kabarcığı kadar ehemmiyetsiz ve boş.
Boş bu günler, geceler; kitaplar, insanlar boş.
Gözyaşları yapmacık, tebessümler neş’esiz
Kader
Gitti bütün gemiler; bulutlar, sevgililer
Yapayalnız kalıverdik bu karanlık limanda
Unutuldu yaşananlar, kayboldu birer birer
Kalkıp gitmeliyim artık
Eğrilip kenara atılmış kirman gibi
Tükenmiş bir roman gibi
Öyle uzak gitmeliyim
Varmayı murat ettiğim her şeyin uzağına
Gün biter, dağılır meclis
Solar menevişi kahkahaların
İnce ince sızar akşam, bütün gözelerinden
Davetsiz bir misafirdir keder, çıkagelir
Sakilerin yorgun gamzelerinden
El ayak çekildikten sonra geliyor
Acımasız ve kapkara geliyor
Moğol orduları gibi dayanıyor şehrimin kapılarına
Bir ama sakarlığıyla yıkılıyor düzenim
Akşamların ardı sıra geliyor
İlkin kederi giyiyor gün yorgunu bedenim
Bir matem töreni gibi akşamdan
Karanlığı işgal altında kentlerimden getirilmiş
Kimsenin giremediği uzak bir ormandan
Sonra ümitsizlikle değişiyorum kederi
merhabalar..size ulaşamadım.görüşelim.selam ve sevgi.
mahir sürmelibey
0532 254 02 47
enişte ben caner senin denizlideki sınıf arkadaşın ahmet semerci benim türkçe öğretmenim