Tacettin dergahında şimdi
Kül renkli akşamları, başkentin
Yesi’den Şarkışla’ya uzanan bir alkımla yunmaktadır
Ve ince, uzun bir ağıta soyunmaktadır
Bozkırın bilge dili, rüzgarlar
Ben Göçebe Bir Yörüğüm
Bir ikindi genişliği zamanda
İçimde fırtınalar uluyor, anlatılmaz
Her mağarada âlem yapar eşkiyalar
Kervanım yolda kalıyor anlatılmaz
Oysa Telefonum Şurda
Oysa telefonum şurda, masanın üstünde
Varsın gecenin ikisi olsun
Uyuma ihtimalin yok biliyorum
Tanıyorum nergis gözlerinin bekleyen tarafını
Dinle
Tarıyor kahırla, geceyi
Uzak iklimlerde, bir mavzer
Yankısı
Abes
Aç kurtların göğsünden uluyor şimdi rüzgar
Lambaları sönüyor içinde, sokakların
Ipıssız kalıyorsun, garip mezarlar kadar
Nasıl da çizgi çizgi oyulmuş yanakların
Çoktandır gözyaşıyla yıkanıyor değil mi
Ben Yakup’un gözleriydim
Hiç dönmedi Yusuf.
Kısık çığlıklar duyuyorum şimdi
Öpmek istediği kulakları arayan
Şarkılar dağılıyor boşlukta
İTİRAF
Şimdi yok,
İki dakika olsun
Ölüm fikriyle başbaşa kalma metanetimiz.
Akşam
Mor dağlardan ağır ağır
İndi davar akşam oldu
İçerimde topal, sağır
merhabalar..size ulaşamadım.görüşelim.selam ve sevgi.
mahir sürmelibey
0532 254 02 47
enişte ben caner senin denizlideki sınıf arkadaşın ahmet semerci benim türkçe öğretmenim