Günü, güneş buselerken, yalnızlık halveti içinde yan
Güzel turnam, gölde gezer ak tül içinde yayan
Sarıkız dans ediyor ar’ı yok üstü üryan
Gün türlü donlarda, yel öper mest içinde
İnmesin hilallerin, bulunur mu böyle sefa
Yurt
Feracesi alınmış
Cıbıllaşmış şavkıyor
Yaşmaksız dağlar
Haniya da salında salınan aslanlar
Tez vakitte doğar olmuş belenden
OFLU İMAM
Kavlinden vaz geçmişti ışığı soğurmaya,
Gözlerim teslim oluyordu ağır uykuya.
Dağların ortasına sığınmış şehirde,
İnileyen rüzgar üşümüş ağlıyordu kümülüs.
Oylum oylum oyulmuş Bileciğin yolları,
İçi yayık, sallanıyor ayran yayık yayık
Bakmaz haline, ten parşömen, önünde rahle
Kovboyla oturmuş, gözler mahmur, endamı kayık...
Hava, kapalı puslu, gıri siyah, acip don yüklü.
Yıldız yağmış gülistana, çemenzarlar, çiğ yüklü.
Seni görende, canmı kalır, yürek, cehenem harı.
Böyle havalarda kaplardı, tenin güneşin narı.
gamzelerinde çiçekleri, yar eylemişsin yar.
Karanlığın Sinsiliği
çıkar arabın yosması
eritir içi dışı
Gölgelerin yoldaşı
Eylülün 21 i
öğlen sonrasının 4 ü
Güneş
eskimiş yüzlü vesikalı
Kafalarından
Dillerin bal dudağın buğuluydu
Düştün yine yâdıma taştım bulandım
Öpüp okşamayı deneyemedim
Kaşın gözün yaren sızılar gönlüm
Gittin yoluna da bülbülü üzdün
Yüzünde gezer haleli, içinde yanar hareli,
Yıldızlar; bir sırma huzme kucağında,
Neşeli hayalle gelen,
Minarelerin memesini emen, derin sular…
Akşamın, tozlu sinesine sığınmış,
Kadın
Bahçelere gül idim Arı oldum bal yaptım
Her eve konuk idim Gülmedim ağladım
Aşikara gizlediler hardayım
Erler bayram etmiş ben dardayım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!