Ak gül, sarılmış gün batımı şavkına
Bülbül, heyecan içinde döner şaşkına
Gülümseyen diken üstü gül aşkına
Durmasın köşede ötsün bülbüller
Zülüf, kızıl ay da, eğri hanceri saklar
Lokma Tatlısı
Zülfü öpen kaşların benzer orağa
Meil verdim lokma tatlısı dudağa
Varsam yanağına, mey damlar aldudağa
Döşümü döğe döğe göğerdi kara bağlar
Gelinlik kız gibi süzelen gün
Takibinde sevdalı gölgeler
Toy kurmuş gözlüyor yolları
Ergen kız dudaklı akşamın kolları
Ah o akşamlarki canlanır düşler
Hayatın halidir parlak cilalı hayaller
hani bir kum tanesinin umududur
ayaklar altında ezilen değil
enginlerin ağzı köpüklü
şahlanmış dalgalarını
kıracağı kaya olabilmek
bunun içindir yanlızca her dalgada
Devrin zenginliğini sunsa da ehil olmayan gönül
Çekildi perdeler camda görününce karagül
Mavi sanırdım rengini kapkara ben mi yanıldım ne
Ne yaptın, güvercin uçuşlu bulutların nerede
Neden kararmış yüreğin
Geçmişti Sonbaharın yamalı günleri
dağlardan
Yona yona yok edilen dağlar
Yongası çok edilen dağlar
Kefene bürünmüş
Şimdi dağları karlar dağlar
gelmişlerdi uzaktan
urbaları ipekten
elleri bakımlı
yanakları kanlı
elma gibi
Melek
Her adımda suretiyle önümde
Hayalden yorgun düşmüş günümde
Kalktı gözümden haramın perdesi
Açıldı göklerin birden bire kapısı
Mahmur gözümün, gelip de takıldığı, o yere
Doğan güneşin, varıp da solduğu, son yere
Taşkınca sarmış, yasların hüznü, o yeri.
Kaplıyor başını kabenin örtüsü son yeri
Fidanda bir gül, rüzgâr pençesi ile sönüyor
Deniz ve yanlızlık
Duvarlarına çalkıyor, kanı
Ölmeden ölen gönlümün
Oturmuşum, bir kayanın başına
Başımda dolanır, ay
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!