İstanbul'da doğdu. Babası Müverrih Hayrullah Efendi'dir. Hekimbaşı Abdülhak Molla dedesiydi.Önce Bebek'teki mahalle mektebine, sonra Rumelihisarı rüştiyesine devam etti. Bir yandan da özel ders alıyordu. Ayrıca Rober Kolej'e de gidiyordu.On yaşındayken ağabeyi Nasuhi Bey'le birlikte Paris'e babasının yanına gitti. İstanbul'a dönünce Tercüme Odası'na alındı.Çeşitli elçiliklerde bulundu.
TBMM'ye İstanbul milletvekili olarak girdi. Zatürreden öldüğünde Zincirlikuyu Mezarlığı'na 'milli merasim'le gömüldü.
Abdülhak Hamit'in sanatı gerek yaşa ...
Yıldızsız bir geceydi
Bir dağ çiçeği gibi şimdiden hasretteydim
sürgündüm çok uzaklardaydım,
Ve gözlerindi sürgün sebebim..
Çok çabuk çekildin hayatımdan
Kaderle el eleydin,
Eyvâh! .. Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim o hâksâr kaldı,
Ne idim ben, ne tabii bir kız
Belki sahrada rebii bir kız
En büyük zevkim, ümidim, neşem
Kırda seyran idi, her gün, her dem
Mevki Viyana
Bir darbe-i ma'kus ile düşmüş o yana
Hep tersine dönmüştür onun giydiği şeyler
Hem bid-defaat!
Onlarla yatıp kalkar imiş kendisi söyler
Vaktiyle bütün Pul'da yapılmışsa da heyhat!
Hey Çamlıca mehtâbı ne olmuş sana öyle?..
Küskün duruyorsun.
Bir şey kuruyorsun.
Seyrinle ıyan et bana, ilhâm ile söyle:
Aksetmede âlâm-ı vatandan mı bu halet?..
Anlat; bu tahavvül neye etmekte delâlet.
Seneler var ki yazmadım bir şey
Bende yok sanma ra'd-ü berk-u sema
Hayli demdir hamuş idim amma
Feveran oldu, infilak ettim
Sanmayın yer katında bir bodurum
Kenâr-ı bahrde hoş bir mahaldir, nâzır-ı âlem,
Tahaccür eylemiş bir mevcdir; üstünde bir âdem,
Hayâlettir, oturmuş, fikr ile meşguldür her dem;
Giyinmiştir beyaz amma, bakarsın arz eder mâtem,
Bulutlar, dalgalar, yıldızlar etrafımda hep mahrem;
Ağaçlar, cûylar, kuşlar, çiçekler dâimâ hurrem...
Ey beşer çehreli hayvan, heyhat,
İlm ü irfan iledir zevk-l hayât.
Onu hiç kullanamazsan nâdân,
Neye vermiş sana nutku Yezdan?
Yoksa zâtınca hayâtın hükmü,
Ne olur bizce O Zât’ın hükmü?
Nasıl şerheyleyim ben derdimi, icâd nâkâfi,
Dua nâkıs, tazarru bieser, feryâd nâkâfi
Melekler, burclar ger kılsalar imdâd, nâkâfi,
Gamım levhi semâya eylesem inşâd, nâkâfi!
Güler mi mâteme hiçbir sahibi insaf?
Merhaba ey harap makbereler,
Sâfiline küşâde pencereler!
Nezdinizde karârı pek severim.
Bence hep şi’rdir bu meşcereler,
Şu bayırlar, harabeler, dereler.
Bu esen rüzgârı pek severim.
A.H. TARHAN'IN " ELVEDA DİYEMEDİK" ŞİIRİ HANGİ KİTABİNDAN ALİNTIDIR. KAYNAĞININ YAZILMASI GEREKİR.