Yassı dikenlere dolanıp geceye uzattım bedenimi.
Topraklarımdan sürülmüş kentli ayak izleri
Inançlarımın kefaletine sarılır.
Yıllar , yollar bön bir devran yığıntısına dönüşürken
Tanımlanmış tüm evrimlerin tahtı çürütülmüştür.
Bastığım Devletler,
Ellerimle kanattığım çalıların kefareti.
Bir söze kamçılanmış sessizlik ordusu ,
Ölülere saygı sırnaştırırken,
N'olur dönüp bakmasın ardına gecenin izleri .
Bilmek , kalbe böğrülmüş katı bir tuzak ...
Bulantı aklımın durgun yakasında tutsak kalır.
En uzun geceler , ey uzun geceler !
Nutkum seyirirken yüce dağlar karşısında
Ciğerlerimden çekilen sıcak tellerin kanını yutarım.
Yenik tanın ilk ışıltıları
Yaşam belirtileri taşıyan sönük nefesime ,
Fışkıran her isyana sızmaktadır .
Dönüp dururken , taze
Henüz baygın düşmemiş ıslak topraklarda ;
Sabah rüyalarımı yankılı ellerime sayıkladım.
insandım lakin
Beklediğim onca hayâsız yağmurun
rüzgarına karıştım.
Tüm ömre bir can germekte ,var olan.
Bedenine her gece sevgilinin bedenini çekerek ıslanmakta.
imdâdı duyulmaz ,
özünde gezinen bir sürüngenim derinlerde..
Ne de olsa
Kendi zulmüne inkârcı biriyim ben ,
Artık kim uğrar bu kararnameye ?
Kayıt Tarihi : 10.10.2021 12:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir söze kamçılanmış sessizlik ordusuyla Imdâdı duyulmaz , özünde gezinen bir sürüngenim derinlerde

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!