Aradım karanlık sokakların koynunda seni,
Gelmeyen sabahların zindanlarında bekledim hep gelmeni,
Adına gurbet dediğin aramızda ince bir çizgiyse şimdi,
Bitir dedinde gurbeti, sen istedin de bir paçavra gibi atıp ta ben gelmedim mi?
Meyhane köşelerinde sabahlıyorsam şimdi,
Bu böyle olmamalıydı,
Seni görünce ayaklarım yerden kesilmeli,
Kalbim deli dolu atmalıydı,
Güneş, bir başka doğmalıydı üzerime,
Karanlık, bir başka çökmeliydi gök kubbenin üzerine.
Gidiyorum işte Ankara,
Soğuk gecelerinden kurtulup…
Resmi sıfatından kopuyorum bir yaprak gibi,
Düşüyorum anadolunun bağrına.
Gidiyorum işte Ankara,
Deniz derya olsan, bir damla içene şifa olursun,
Sevda olsan, Leyla mecnunu, kerem aslıyı kıskandırır durursun,
Aşağıdan bakıldığında, heybetinle, duruşunla Elazığ a ışık olursun,
Göğsüne dikildiğinde, dizde derman bırakmaz, cana canan olursun,
Yaşandıkça filizlenen, koca bir sevdasın Harput.
Dün akşam baktım, harputtan Elazığ’a,
Efkâr kaplamış duman misali ahuzara,
Yüreğinde buruk bir nara,
Kayabaşından efkâr dağılır, Aksaraya, sürsürüye, şorşora.
Eski meşkler kurulmuyor artık buralarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!