Dostlar beni okumayın
Sayfalarda kalsın gülüm
Tezgahlar bez dokumayın
Orta yerde kalsın ölüm
Yerler gökler bana bakar
embed src= http://www.ulkuocaklari.org.tr/marslar/karadeniz.wma
font face='Comic Sans MS' color='black' size='0,5'
Kim bilirdi candan özge sahibi
Toprağın bağrında yatan olmazsa
Ellerin yurdunda sığıntı gibi
Umutlar tükenir, mevsim yorulur,
Sene düşünemem, ay düşünemem.
Herkes beş on metre beze sarılır,
Ağa düşünemem, bey düşünemem.
Öz yurdumda yatağıma yatarım,
Düşlerimde hep gurbeti yaşadım.
Haksız sevmem haklıları tutarım,
İşlerimde hep gurbeti yaşadım.
Yavaş yavaş tele düzen verince,
font face='Comic Sans MS' color='black' size='0,8'
..................Sultan İkinci Mehmet, bir cihangir, devrinin fikir âleminde büyüklüğünü kabul ettirmiş essiz bir kıymet olmasına rağmen, elini öpeceği bir üstadı, nazlanıp sesini yükselttiği zaman “hizaya gel” diyerek karşı koyabilen bir hocası vardı. İskender, Sezar ve Napolyon da birer cihangirdiler. Fakat bütün kabiliyetlerine rağmen, birer malzeme olmaktan kurtulamadılar. Fatih kendine karşı hesap vermeye mecbur edilmiş, manevi terbiyesinde nefsini kontrol etmesi şart koşulmuş biridir. Bu yüzden aralarında daima mesafeler olmuştur.
................Bizans surları önünde 53 günlük çetin ve meşakkatli kuşatmanın içinde Sultanı destekleyen, bunaldığı anlarda onu ümitsizlikten geri çeken “fetih mutlaka müyesser olacak” diyen bir Akşemseddin var. Fatih bu savaş dramının hem yazarı, hem yöneteni, hem de aktörü durumundadır. Bunalınca imdada yetişen arkadaki suflörün sesi:”korkma İstanbul’u alacaksın”.
.................Fatih, Bizans’ı almaya teşebbüs eden sayısız hükümdarlar arasında, gayesinin bilincine varmış biriydi. İstanbul’un fethi tarihin en çetin savaşlarından biri olmuştur. Hatta 70 parça donanmayı bir gecede dağlardan aşırıp, ordusunu en yeni silahlarla donatan, kuşatma planlarını kendi çizen, onu denetleyerek tatbik ettiren, çok kısa zamanlarda kuleler kuran, büyük toplar döktüren bu yaman kumandan, kalenin düşmediğine sinirlendiği bir zaman atını denize sürüyor. Yanındakiler “Sultanım at denizi geçemez ki” deyince İşaret parmağını kaleye doğru uzatarak haykırıyor. “Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul’u”.
Gülmek için zaman mı var?
Çile derya, gayret oktur.
Ağlamaya vakit çok dar,
Koyun kuzu yaylalardan inerken
Kars’ta, Erzurum’da sazlar konuşur
Trabzon’da söz babadan dönerken
Bizim memlekette kızlar konuşur.
Gün gibi gerçeğe gözünü yumar
Gülden güzel, gülden ak
Gülden öte son durak
Bülbül yanar gül solar
Gülden kalınca ırak
Mecnunu çöl üstüne
font face='Comic Sans MS' color='black' size='0,5'
Artı mı, eksi mi talihim bilmem
Ben beni döverim canan alınmaz!
Bu nasıl dünyadır, ben neden gülmem
Tutsam benim olmaz, salsam salınmaz!
font face='Comic Sans MS' color='black' size='0,5'
Bu sevdayı gönle koyma sitemle
Dökülmedik dil mi kalır a gönül.
Muhabbetin ateşiyle sar, demle
Çevrilmedik kül mü kalır a gönül.
Hocam abim ilk önce ellerinizden öpüyorum.
şiirlerinizi okuyorum her şiirinizde ayrı bir tad lezzet okuyanı okumaya telkin eden kaleminiz hiçmi hiç durmasın
sizi sahsen tanıdığıma şükrediyorum kısada olasa ama memlekete gelince ilk bulup sohbet etmem gereken abilerim hocalarımın arasında ...
MERHABA.
düşerken aklımı buldum beyhude.
kalemine sağlık.
yüreğin devamlı öyle güzel sözler üretsin.
syglr.svglr.
sevgili zülfikar yapar kaleli kutluyorum ve başarılarının
devamını diliyorum bütün mutluluklar ufkunda olsun