alacakaranlık bir sisin içinden geçiyorum
katran ve kurum
nefesime musallat
griye çalan sokaklar,
uzun bir süre bir işgalin altında
göğü kaplayan duman izin verdiği müddetçe
köklü bir değişim geçiriyor şehir
havaya yayılıyor kömür kokusu
kurum ve katran soluyor gök
içeri sızıyor birkaç rüzgar kaçkını
ruhun uçsuz bucaksız sıkıntılarına
eski bir aşkın hayaleti
perdenin çehresine yansıyor zamanlı zamansız
zihnime yerleşen problemler silsilesi
kah oradan kah buradan
atmosfer kül rengi
puslu bir sis yumağının arasında ilerliyor
gecenin karanlık güçleri
sokaklarda başıboş,
zangır zangır titreyerek
bir boğuk ses ağlar gibi ta uzaklarda
çığlık çığlığa
zemheride gri duman gibi cansız
gökyüzü
buzlu cam gibi renksiz
can çekişiyor
hırıltısını duyar gibiyim karşı tepelerden
havada taze kar kokusu var
zemine serpiliyor onca saat, onca zaman
alnımda boncuk boncuk soğuk ter taneleri
dünyanın en tuhaf zamanı bu vakitler
nereden baksan kar
tüfeğin saçması gibi dağılmış ortalığa
anlaşılan bu kış çok şiddetli geçecek
adım attığım her yere ayaz taşıyor rüzgar
bahçedeki ağaçların dallarını hırpalıyor
felaketin kollarına sürüklüyor her birini
hayatlarını zindana çevirerek
gök içindekileri döktükçe fırtına şiddetleniyor
fırtına şiddetlendikçe kar yağıyor
kar, don, tipi
saçakların ucunda üç karış buz
beynimde dörtnala koşuyor
ağlayan çocuk sesleri
bir kaç insan sesi
imdat çığlıkları duyuluyor
peşi sıra, ardı sıra
daha fazlası … daha da fazlası
öyle şiddetli ki
dinecek gibi … susacak gibi değil
pencere aralıklarından,
kapı altlarından,
görünmez çatlaklardan soğuk doluyor içeri
camlar sallanıyor şıkır şıkır …
böğrümde büyükçe bir öksürük
yanaklarım da bir sızı kırmızılığı
zor, çok zor ocak ayı
hey kar alevi
hey rüzgarın hızı
hey vaat edilmiş soğuk
hey gökten inen sesler
topunuz gelin…
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 5.6.2019 17:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!