Karanlık, gizem dolu bir dünyaya adım attım,
Korkuyla titriyordu bedenim, yüreğim sızlıyordu.
Gölgeler, köşelerde saklandı, sessizce fısıldadılar,
Karanlık perde altında kalan korkuları uyandırdılar.
Bir anons gibi çınladı adımlarım, koridor boyunca,
Karanlık gecede hilal parlar,
Ay ışığı dökülür dört bir yana,
Gökyüzünde asılı kalmış gibi,
Bir yarım ay, sonsuzluğa bakar.
Kanlı bir gölge düşer yere,
Hangi bahçenin gülüne, gülüverdin.
Benim bahçemde güller, açmak varken!
Hangi mevsime kapıldın, ümitler verdin.
İlk ve son baharım olmak varken!
Kendimi buldum,
Kapalı kapılar ardında...
Oysaki bende kuldum,
Onca kullar arasında.
Hepimiz bu filmin bir parçası değil miyiz?
Hangimiz bu filim de kalıcı oldu ki!
Değişen sürekli başrol oyuncularıydı sadece,
Belki de replikler...
İstediğin gibi rol yapabilirsin, istediğin gibi olabilirsin.
Ama şunu unutma;
Bir günü bin yıl ettik
Sığındık yüce ulu dağlara
İnan ki biz bize yettik
Yemin ettik,kutlu bayrağa
Uçsuz bucaksız çölleri aştık
Korku, yalnızlık, ölüm...
Birbirine kenetlenmiş üç acımasız gerçek.
Kiminin gölgesinde yaşarız, kiminin kollarında.
Bir ürperti, bir hüzün, bir veda...
Korku...
Bilmece gibi karmaşık, karanlık dünyada,
Korku ve cehaletin gölgesinde kaybolanlar var.
Bakışları donmuş, yürekleri sıkıntı içinde,
Bir sessiz çığlık yükselir, umutsuzlukla sarılanlar arasında.
Korku, zihinleri sarmış bir zehir gibi yayılır,
O belirsizliğin ardında
Bir kendimi buldum ben
Bir deri kemik insan kılığında
Oysaki sadece kuldum ben
O bitmek bilmeyen nefis sarayında
Karanlıkta yalnızım,
Mezarın sessizliğiyle başbaşa.
Ölümün soğuk nefesi ürpertir beni,
Korku dolu düşünceler sarar sarmalar.
Gözlerim karanlıkta kaybolur,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!