Kolayı yok bunun..
Oyalamak yersiz..
Kara bir kütleyi fırlatacaksın,
İnecek yüreğine
Tekrarlayacaksın
Niyesini,
Bir şiir harmanladım
Ortasından boydan boya bir sızı geçer
Bir sızı nereye geçer?
Soluk soluğa bir çocuğun yüreğinden
Yaşlanmış gözlerdeki hüzne geçer
İplik olur, bir ölümü onarmak için
Stekato yürürdü sevgilim
Gözlüğünde hem güneş yansırdı hem yıldızlar
Uzun trençkotu
Yağmur sabahı
Kimbilir hangi düşlerde kaldı
Kırılgan gecelerin
Sana gizli bir yol acacak
Savrulan kılıç pelerinli
Gün ışığı, ay ışığı
Su dalgası düşecek
Karıyla ayazıyla fırtınada
Ansızın ıssızlıkta
Asılıyorum ucundan
Üstüme örtülmüyor
Aynalarda yansıttım
Çoğalmıyor
Sesime ses, rengime renk
Solgun bir sarmaşık
Saksağandır yüreğim
Anılar toplar
Aynalı bir konsol üstünde
Gece teri, sümbül mavisi, kış güneşi
Bir mineli kutu ki
Ne varsa onda
Ortak bir arkadaşımız varmış..
Adını andı bugün
Sık sık dedim görüşürüz.
Yılda beş altı
Yaşımızda sık sık bu olmalı..
Ayışığı fularıyla,
Kuğunun son çığlığı..
Anımsadım
Sen çok önceden gitmiştin
Körpecik dalında
Tüyü titrerdi
Sabah çiği
Islak serin alnında
Onaltı yaşında delikanlı
Yüreğinde gülüşü
nasılsınız