Fosillesirdi toprak
Gelgitler izin verse
Kum kaçtı solungaçlara
Anlık soluklar yetti
Ağırbaşlı kaya eteklerinde
Kavrulmuş yıldızlara
Bir ayrılık kaç ses sürer?
En çok mi’de takılır, do’ya döner..
Tellere vurur inadına, tırnağı deler..
Bir ayrılık kaç iz sürer?
Her anıda bir çift sinsi göz
Duyulmayan ağıtlar yakar gövden
İki büklüm kendine gebe
Susmazsa yakalanır
Suskunluk yürek ölümü
Gelip sarsa omuzlarını
Yalımlasa kuru gövdeni
Matruşkalar gibi her yaştayız
Yüreğimiz çizilir annemizi ararız
Söküğümüzde müdür muavininin bakışı
Kırmızı gül lise çıkışında
Çingene pembesi yerde tepinen çocukta..
7 yaşında özenerek baktım yan sıradaki inci yazıya
Geniş ol, güleç ol,
Çektim seni derinime
Yerleş beyazgülüm ol.
Pürenler bile dökülür
Yenilenir yıllanmış orman..
Yorgun ışığıma dokun,
Kahraman olacaksan
Hain olmayı göze alman gerekir
Adil olacaksan
Aldatılmayı
Bulutlarda görüneceksin kimine
Kimi görmezden gelecek
Sabah olmasın sakın
Bir çırpıntı içimde
Kayıklarım
Alabora neredeyse
Kuşlar da ötüyor bak
Hazırlandılar sabaha
Sağnak yağmurlardan geleli
Bir Nergis açımlık zaman olmuş
Aynı soluğu taşıyorsun
Verme gizini girdap bakışlım
Sakın benden sevdayı..
Uzardı elim
Yerleşmek için
Kalın parmaklarına.
Su gibi ceviz,
Kabuğunda dinlenirdi.
Büyüdüm sandığımda,
Sana yakışmıyorum
Ellerime baktım, eskiydiler..
Ağladım.
nasılsınız