Uğruna ömür tüketmek varmış
Boynum kıldan ince gülüm
Yolunda yorgun düştüğüm oldu
İncindiğim de
Onuruna hiç toz kondurmadım ama
Kanım donar
İnsan olduğumdan utanırım
Doğan gün
Açan çiçek
Gülümseyen güneş
Bir haz vermez
İstanbul’la Hasbihal
Hiç hesap yapmadım
Bu kaçıncı gelişim sana bilmiyorum
Bildiğim tek şey
Nicelerini Tanıdım
Nicelerini tanıdım
Bozkırda çam ağacı
Kuytularda dost yankısı
Sofralarda ekmek ve aştılar
Telefon çaldı
Baktım saat henüz beşi geçiyor
Dışarıda Nisan yağmuru çiseliyor
Hasan öldü diye
Acı haberi baldızın verdi
Hıçkırıklara boğularak
Nöbetteyiz Elbette
(Ya Da Necati’yle Dertleşme)
Rumeli’de esen Yunus yeliyim
Mevlâna Sarı Saltuk Hacı Bektaş Veli’yim
Şar Dağı Aliş’e türkü yakan sazın teliyim
Geçti o
Akasya dalları coşkusuyla
Öğretmen okulu günlerindeki gibi
Deli dolu
Sırılsıklam aşık
Öyle de bir huyum var işte
Omuzların sıvazlanmasını sevmem
Beş para etmez
Sözde adamların önünde
Heykel kesilip ceketinin düğmesini kapatan
Minnacıklara acırım
Sen Anavatanımsın,
Sen Türkiye’msin
Başın dertteyse aklım başımdan gider
Aşın acıysa benimki billah pelindir
Ve mevzubahis vatansa gerisi teferruattır




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!