Gözüme mıh çakarcasına durma öyle
Yol var
Yolculuk var
İş aceleye gelir
Bir şey olur
Beni yağmura çağır unutma
Ağacın damarlarından sökülüşü gibi
İçli bir türkünün hüznü gibi
Yarım kalan çocuk oyunlarının özlemi gibi
Arkaya mühürlenmiş bakışlarımızla
Düştük yollara aç yalınayak
Bir kofer bir sandık
Bir Tren Kalkıyor
Kosova'dan
Bir daha dönmemek üzere
Bir tren kalkıp meçhule doğru gidiyor
Vagonlarına Türkçem doldurulmuş
Bir tren kalksa gardan
Göç aklıma gelir
Yağmur kar yağar
Yüreğim üşür, üşür düşlerim
Sel vurur gönül hanemi
Dermanı kalmaz dizlerimin
Bir türbe var orda
Gelincik çiçeklerinin kızıla boyadığı
Yağız atların dörtnala koşup
Düşlerde yarışa durduğu
Kosova Ovası’nda
Evlâd-ı Fâtihân yurdunda
Terazilerden nasip ummadan
Düştük yollara harbiden
Yıldızlar altında aşklara özendik de
Yaşam köprülerinde ıpıslak olduk
Belâ yağmurlarıyla
Çökerttik yolları
Hırsız gülüşler gölgesinde
Martı kanatlarında gizli kaldı
Mutluluk ekmek kırıntıları
Emanetti ya gölgesi
Hık demeden
Marttı ve baharın nazındaydı
Kıbrıs’ım sarı papatyam
Bayramda çocuklar gibi şen şakrak
Martılar gibi beyaz ve masumdu
Önce güneş öptü denizi Gazimağusa’da
Kordon’da Bir Akşamüstü
Bir akşamüstü Kordon’da Türkü Barda
Savaş yüklü Balkan takvimim
Bahara yenik düştü bir anda
HESABIM VAR
Yaşamın kıyısından kaleşçe geçenlerle
Dost maskesi altında gönül korsanı kesilenlerle
İnsanlıktan nasibini almamış bu nankörlerle
Hesabım var




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!