Ağlamak istiyorum
Hiç durmadan ağlamak
Gece gündüz ağlayıp
Yaradana sığınmak
Af et beni demek istiyorum ama
Bu kaçıncı tövbe demez mi bana
Bir adam tanıdım
Uçsuz bucaksız bir derinliği vardı
Oysa
Sığ bir görüntünün arkasına saklanmaya çalışıyordu acemice
Belli ki bilinçli bir maskeydi bu yüzüne oturtmaya çalıştığı
Korkak bir kedi yavrusuydu düşlerim
En büyük korkumdu düşüşlerim
Bir ileri, iki geri derken
Yoruldu düşünüşlerim
Erken gelen bahara aldanmış
Asla vazgeçmem
Bırakıp ta gitmem
Bir kere bağlandım
Senden vazgeçmem
Acılar içinde bıraktın ruhumu
Yine de senden vazgeçmem, geçemem
Bazen nedeni olmaz bazı şeylerin, kelimelerle anlatmak imkansız bir hal alır hissettiğin ve düşündüğün şeyleri… Bir şeylere tutunma ihtiyacı hisseder ya insan, boşluktadır, uçurumun kıyısından boşluğa bakar, hangi yöne gideceğini bilemez ya bazen, işte öyle bir noktadayım bende….
İçimde ki her şey karman çorman bir halde çözemiyorum. Duygularım, düşüncelerim, kendime anlam veremiyorum. Nedeni yok bazı şeylerin…
İçimde ayak sesleri var biten bir aşkın, giden bir sevgilinin ve yeniden yeşeren duyguların… Korkularım var… Anlamsız boşluklarım… Tek bir dokunuşla yıkılacak bir yapı gibiyim… Çok yorgun, çok incinmiş, hayal kırıkları cam kırıkları gibi acıtıyor canımı…
Alınganım belki de yaşanmışlıkların ağırlığı var üzerimde…
Binalar inşa ediyorum, tırnaklarımla kazıyorum temelini, tuğlalarını tek tek ellerimle yerleştiriyorum, harcını karıyorum, sıvasını yapıyorum, sonra rengarenk boyalarla boyuyorum, içini çiçeklerle süslüyorum, seviyorum çok seviyorum hem de, içinde kuş cıvıltıları gibi neşeyle yaşamaya başlayacağımı düşündüğüm sırada o binalar çöküyor üstüme, altında kalıyorum, kurtulamıyorum … Bir şeyi yanlış yapıyorum ya da neden yapıyorum ki, bunca emeği, bunca uğraşı, bunca savaşı neden veriyorum ki … Bir gün yıkılıp altlarında kalmak için mi … Bir kez daha … Bir kez daha … Ha gayret son kez daha … Gücüm yok … Yorgunum …. Yaralı …. Hem de çok … Nefes alamıyorum aslında almakta istemiyorum. Sevgim kadar yıkılışımda büyük oluyor, ayakta durmaya takatim yok, ağlamaya hakkım …
Hayatının içindeyim
Hayatımın dışında
Gözlerimi her kapadığımda ve her açtığımda
Yaşadığım ve aslında yaşamadığım her saniyede
Dudaklarımdan dökülemeyen isminin atışlarıyla çarparken kalbim
Benim için bir şey yap ve hayata inat tek başına uç meleğim demiştim sana… Şimdi biliyorum ki sen bunu başardın.
Yıkadı sevda yağmurları yüreğini ve benim bataklığımdan geriye hiçbir şey kalmadı…Bana dair ne varsa silindi gitti…
Seni kendimden tamamen kopartmak adına, seni ne çok kanattığımı biliyorum. Ne kadar acı verdiğimi, ne denli üzdüğümü biliyorum. Bunlarınsa senin yeniden uçabilmen için şart olduğunu da…Senin dostluğunu bile kaybetmeyi göze aldım ve nitekim bunu da başardım.
Göz yaşlarıma engel olamıyorum
Ve elimde olmadan sürekli ağlıyorum
Kaldıramıyorum artık yaşam denilen bu oyunu
Çok ama çok ağır geliyor bana
Ne için, neden yaşamak
Kimin için var olmak
İçimde fırtınalar kopuyor
Dışarıda insafsız bir yağmur yağıyor
Kaldırımda yalnız bir çocuk oturmuş ağlıyor
Göz yaşları bile belli olmuyor …
Bir mutsuzluk öyküsüdür yaşamak
Tüm içtenliği ile dile gelmiş bir yürek sesi bu...
sakın vazgeçmeyin yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevmekten.
Siz bir insansınız, hataları, sevapları, yanlış ve doğruları ile, tıpkı ben ve tüm insanlar gibi. Kimse hatasız değildir.
İçinizdeki o savunmasız çocuğun ellerini tututp yü ...
Bu denli içten duygularını kaleme döken pek az insan var. Dobura dobur.
Ve DeliVelîler Şeyhi'nin kapısı, samimi kapı arayana her zaman açıktır.
kutlarım.güzel anlatım.