Zeki Nurçin Şiirleri - Şair Zeki Nurçin

0

TAKİPÇİ

Zeki Nurçin

çığ gibi düşerim kendi üzerime
uzak kentlerin yağmurlarını yemişim
ne bir söz ne bir şarkı taşınır,
sonbaharına tutkun yüreğime.

buğulu düşler selamı

Devamını Oku
Zeki Nurçin

bir ben bilirim aciyi bir de aci beni...
bir o yer tokadimi bir ben onun...
kar ve toprağın sevişmesidir masalımız
ben kendimi ona eriterek ögretirim o da kanıma damlayarak bana kendini...
o benim abcmi ögrenir ben de onun gizemli dilini.
düş ve hayalin sonsuz hesaplaşmasıdır yaşadığımız

Devamını Oku
Zeki Nurçin

küçük bir sevdayla uzun uzun sevmeye başladım seni
sonsuz düşünerek
küçük bir histi onu evrenden de öte büyüterek;
küçük bir sevdayla uzun uzun sevmeye başladım seni
olmaz dedim yüreğime,
yapma dedim,

Devamını Oku
Zeki Nurçin

gece,
gül ve lavanta kokan efsunlu mavi bir nehir,
sarı yıldızlar arasında dökülen utangaç bir şiir
tüm zamanların sancısını anlatan
bir efsane
kalabalık bir yalnızlığa çocuksu bir çığlık ile seslenir.

Devamını Oku
Zeki Nurçin

ben hiç tanrıyı görmedim
tanrıyı yüzünde gördüm öyle sevdim
bunu sana söyleyemedim.
şimdi gece yarısını geçmiş vakit
yıldızlar parladığı için
zamanın en sessiz isyanısın,

Devamını Oku
Zeki Nurçin

Doğal olan, kendisine dürüst davranmayı yaşam biçimi edinmiş insan eğer toplumsal sorumluluk hissetmeye başlarsa insanlık için en yüksek yaşam biçimi olan aydınlanma yolundaki en keskin virajı dönmüş demektir. Bu tanımlamaya uyan kaç insan var Türkiye’de.Bunun üstüne de bilgilerini, aklını, yöntemsel kuşkuculuk ve eleştirisel tutumla ilerletir ve geliştirirse ikinci virajı da almış ve ışığı gören düzlüğe çıkmış olur. Çağımızda aydın dediğimiz insanlarda neler olmalı veya olmamalıdır.Bunun ölçülerini elbette ben belirleyemem.Aklın cesareti mantığın hükmü olmayan yerde ben degil kural belirlemek,varolan kuralı da reddersem kendime dürüst davranmış olurum.

Aydın insan dünyanın geleceğini evrensel doğrulara paralel olarak değiştiren veya değiştirme çabasında olandır. Aydın insan laçkalaşmış bir post gibi eğilip bükülmemeli. Kendi doğrularını bilgece ve kesin dil ile anlatmalıdır. Kimin ekmeğine yağ sürdüğüne veya yoluna taş koyduğuna bakmazsızın doğrularını olay veya düşünce bazında anlatmalı tavrını koymalıdır.Yalakalık onun literatüründe yer bulmamalı.Aydın insan inanıyor degil, biliyor olmalıdır. İnanmak veya inanmamak aslında bilmemeye denk düşer. Bilmediği, en azından emin olmadığı bir şey için toplumunun önünde ışık olamaz. Aydın olan kişi aydınım diyemez belki aydınlanmacıyım veya aydınlanma yolundayım diyebilir.Damağa göre serbet dökmez,dökmemeli.Bir fikrin veya akımın askeri olamaz. Savunduğu fikri sorgulamalıdır. Sorgulamaz ise kendi gelişimini durdurur ancak.Hiç bir moka yaramaz.Yaramadığı gibi kendi mokunun kokusundan rahatsız olur ileride.

Aydın diye tanımlananların bir takım sorunları da olabilir ve en büyük sorunu bilgi enflasyonu değil dürüst olmamasıdır! Bilgi çokluğu bugünki insanı bir kaosun içine itebilir ama bu doğru olanın inkarı anlamına gelmez.Bilginin çokluğu aydının gidebileceği yolu da kısalltır,ama gerçek aydının.Bilginin kaos olma durumu bilgiyi doğru analiz edememkten kaynaklanır. Ne kadar sorgulayıp güncel olayların arkasından bakarsanız bakın birde bilgi kaynaklarının aslında azlığını düşündüğünüzde bir karamsarlık oluşmakta.Bilginin çokluğunun yaratabilecegi kaos ile sevimsiz karamsarlıkların yarattığı tek şey,sahte aydınlar için sığınacakları mağaralar yaratmasıdır. Aydın kavramı,benim öğrendiklerimin bana anlattığı aydın kavramı biraz ütopik ama oldukça zor erişilebilinecek bir nokta hatta sürekli gelişen, ilerleyen bir nokta.Kendini yenileyen,keni hafızasının esnek kuralları ile evrimini sürekli tamamlamaya çalışan bir aydın ve aydınlanmadır.
İnsanlık tarihi boyunca, oluşan tüm kültürlerde yaşayan insan için en derin, ulaşılmaya çalışılan nokta özgürlüktür.Aydınlanmanın ve aydınların hayat verdigi bir özgürlük. Bugün bu ülkede insanlar bilginin ve özgürlüğün ışığından mahrum ise tek suçlusu kendini aydın ilan edip tv’lerde sıradan bir magazin programında boy gösteren budalalardır.Şu güzelim ülkeyi ne hale getirdiler! Aydınım diyenlerin her kaosta her zam ve zülümde her katliam ve cinayette,her dejenerasyonda herkesten önce kaçacak bir delik araması ne acı bir manzaradır.Ben hiç bir şekilde bir aydının halkla iç içe yaşadığına tanık olmadım.Kendisini aristokrat yada burjuvazi kabul edip ardından halkın bildikleri ve bilip yapmak istediklerini,“bunlar birşey bilmiyor“ diye atıp tutan bu zavallılar zümresinden birinin adını zikredin ve deyin ki,şu aydın şu yazar çizer bu halkın şu acsının şu sorunun yanında yer aldı.Yıllarca aydın gözüyle bakılanların derin devlet sanıkları olmasına da pek şaşırmamışımdır.Daha kaç gün öncesinde sınır bölgesi Ulududer’de bir katlima oluyor ve herkesten önce ülkenin sözde aydınları,aydın kurumları olayı örtbas etmeye çalışıyor.

Devamını Oku
Zeki Nurçin

bazen alıp gitmesi gerek insanın kendisini,
kendisinden uzaklara
zaman zaman
kaçırmalı kendisini;
bir kıyıda düş çığlık dökerken görecektir
bazen herkese benzediğini bazen de herkesin ona.

Devamını Oku
Zeki Nurçin

hatirliyorum da,
nasil da yabanciymis yüzün
belki de garip olmasindandi
son ayrildigim gün
kulaklarima dogru firlattin sözün.

Devamını Oku
Zeki Nurçin

bir bardağın şarap dolu olmasına benzer
sendeki benim doluluğum
hisler sarhoş olup içimde gezer,
yoksa hangi içki devirirdi beni;
aheng sen,direnç sen,şarap sen
eski ve keskin bir emir nara basar

Devamını Oku
Zeki Nurçin

ben o kenti daha çok sevmeliyim
o sisi,buğuyu
o yağmurları;
kasırga yemeli bu bağrımdaki yürek,
o kenti severek nefret etmeliyim.

Devamını Oku