Zayidir
Hatırlayacak ne kalmış diye
açtım elli yaş penceremi bugün.
dizlerime koydum ellerimi
“gözüm” içime doğru,
albümümdür böldüğüm
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hatırlayacak ne kalmış diye
açtım elli yaş penceremi bugün.
dizlerime koydum ellerimi
“gözüm” içime doğru,
albümümdür böldüğüm
belki bir sorgu,
bir,iki,üç,on,otuz,elli...
alnım terli.
kırbaçlanmaktan yılgın,
kıramamaktan solgun,
kendi karelerin kendi eserindir senin.
.................
Ömür zamanla birlikte başdöndürücü bir hızla ilerlerken artık albümler elimizde değer bulmaya,bir bebeği kucaklarcasına kucaklardan düşmemeye başlıyor.
Güzel,canlı bir anlatımdı.Okurken sanki filmdi önümde akıp giden yaşam.Yürekten kutluyorum.Tam Puan.
Düşler Denizi
biyografi..karelerle bir slayt gösterisi gibi.izlerken kendi karelerimizi hatırlamamızı dürteleyen 'hey farkındamısınız'gibisinden güzel bir hanımın ellerinden güzel bir şiirdi.saygılar.
Kim,hani,nerede kıyamet?derse a güzelim,kendini göster,işte kıyamet benim de!
Ey mihnetlere düşmüş de soru soran kişi, dikkat et, bak da gör. Bu kıyametten yüzlerce âlem kopmada!
4-1480
elim
elinde
oynasak
çocuklar gibi şen
gözümüzü kapasak
bütün heba olan yılları unutsak
farzetsek ki
daha bunlar aparetifti
asıl yemek var
üstüne tatlı
yahut da
gözümüzü bir açıcakmışız
hepsi
kaybolucakmış
ya da şöyle desek
Ayşe olmak kolay değildi..
seni seviyorum
tüm dualarım seninle...şiir harikaydı..her zaman olduğu gibi..
hüsran, kırık bir ruh hediyendir ama
elli yıl, ömründe sadece bir cüz
kalender insan kalmamış deme
“ha doğdu ha doğacak ufuktan Hürmüz”
diye bekle.
Mesnevi den bir bölüm okur gibi duygu sağanaklarına tutuldum dost kalem, böylesine çok yönlü ve de derinlikli bir sanatçı olmak için Elazığ'da mı doğmak gerekiyor acaba...)))
Saygı ve sevgilerimi iletiyorum sayfanızdan yüreğinize.
son resim çerçevesinde, hepinize
kelepir elli yıl var… devren satılık!
yanında ekmeğe ekmekten katık
mutluluk adına çabalanmış
temeli tamam, inşası yarıda kalmış
az kolesterollü, fazla hüsranlı
ama saadeti az kullanılmış…
seherleri bol, gülümsemesi içten
tertemiz vicdan, bir çift kanat
giysileri ikinci elden
...
Özeleştiri canını yaksa da insanın ne zaman hissettiklerimizi yaşayacağız bilmem ... Ölüm öğretirse daha vahim...
Hissettirdikleriniz için teşekkürler hanımefendi...Okunası dizelerdi...
Saygımla...
Bzı şiirler bazı şairlerin 'en iyi' şiirleri olarak anılır. Çünkü hayata benziyordur o şiir.
Hayatın dolayımından kopup gelmiştir.
Sesiz resimlerden,
resimsiz seslerden kopup gelmiştir.
Hayatın dolayımından geldiğinden içinde hep bir ölüm tebessümü de barındırır. Yani hüzün ve huzur hüzmelerinin birlikteliğinden müteşekkildir.
Dalga dalga yayılır ömrün geri kalanına ve sonraya. Bence bu şiir de en iyi şiiriniz olarak kalacak. Siz istediğiniz kadar daha sanatsalını, daha duygusalını yazın.
-Ki elbette daha iyisini yazacaksınızdır- Bu şiir şiir olarak kalacak.
Hayat işte böyledir bazen; Poloraid hız...
Sayın yazıcı emek vererek çok güzel bir eserin altına imzasını atmış.
Kendisini tebrik eder,kalbi sevgi ve saygılarımı arz ederim.
Zaman devriliyor.
Anılarda kalan puruşmuş,kırış kırış kalan resimler.
En azından görüntüler Belgin Doruk, Ayhan Işık
formatında ve romantik..
-Saygılar..
2000 Yılını devirmiş dünya, yılbaşı!
havai fişekler atıyor, açı toku
fakiri zengini zıplıyor sokakta
bir fotoğraf düşüyor çerçeveden
yorgunu, olmayanı hepsi ayakta
bir kadın dönüyor işyerinden evine
sokak köpeklerini yararak
ayaklarının ağrısı dökülüyor caddeye
yerde kar ve bir avuç kuru yaprak…
İçten , akıcı ve hiç de kolay olmayan bir özel paylaşım, bir yürek sesi elbette. Şair pek de eli boş dönmemiş bu yıllardan. Her ne kadar hicranı, hüsranı bol da olsa , hayat ona manevi çok güzel değerler vermiş, sevgiyi, vefayı, dostluğu, deneyimleri, güzellikleri , iyilikleri yüklemiş sırtına hayat yolunda yürümeye devam ediyor. Şiir gibi şiir olmuş, özgün imgesiyle , akıcılığıyla, bol kafiyesi ve ahengiyle. Gönülden kutluyorum. Doğum gününüz bir kez daha kutlu olsun sevgili şair. Sağlık, mutluluk, huzur dolu hayırlı bir ömür dileklerimle nice yıllara. Sevgiler
Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta