* Zamanın Hırsız Güveysi Şiiri - Fatma D ...

Fatma Doğan
106

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

* Zamanın Hırsız Güveysi

FATMA DOĞAN

ZAMANIN HIRSIZ GÜVEYSİ

Zamanın kocamış yaşlı güveysi!
Farkında mısın?
Üst üste istiflenmiş beton ruhlu küplere bindi bile isteye zihinlerimiz,
güne bakan yüzlü gözlerimiz, yayla kokularının ardından bakakaldı boynu bükük
şimdi seninle zamanın zeminine mıhlanmış, iki köprü ayağı gibiyiz, trafiğin bir hıza aktığı.
Üstümüzden ne zamanlar geçirdik ,sırtımızı sıvazladı geçip gidenler, yalandan sadece ,
uğramadılar hiçbiri, hem yerimiz dardı ve hem hepsinin acelesi vardı.
Biz se idamlık, akrepler ve yelkovanlar arıyoruz, yana yakıla
Bir ayağı köstekli saatlerimizin vaktimizi çaldığına hükmedip kalemlerini kırıyoruz.
meğer en büyük hırsızlar bizmişiz de haberimiz yokmuş,
alt alta dizmişiz üstümüzden çaldıklarımızı
sen,di-li ve miş-li geçmişleri çalmışsın zamanın bodrum katından ve bense gökyüzünden gelememiş zamanları ,
vakitli vakitsiz neleri çalıp çırpmışız ,hatırlamıyoruz bile en değerli anlarımızdan,
şimdi ne kalmış elimizde avucumuzda.
en ünlü hırsız, Robin hood diye biliyordum ben bunca zaman okuduğum masallardan
O bile zenginden alıp fakire veriyordu aldıklarını,
Biz ise ne başkasına verebildik ,ne de bize kaldı.
Masallarımızdan bile çaldık bin bir geceleri gizli gizli,
dürte dürte uyandırdık her gece derin uykusundan Leylaları,Mecnunları
zifte buladık seninle ,Leylinde fevkinde geceler olsun diye , yıldızların yüzünü
beton küplerdeki Yalnızlığımızı, saklıyorduk belki de ,kim bilir güneşin gözlerinden.
Kaf dağının buzundan hiç söz etmiyorum bile
Nasıl da kapıp kaçardık hatırla zirvesinden karları ve yağdırdık saçlarımıza lapa lapa akları
Sisli denizlerden de ne hüzünler aşırmıştık zümrüdü ankanın sırtında,
gömmüştük gözlerimize ikimiz de hazanın sulu gözlü kızını
Senle ben nasıl da mahpustuk ,çift boynuzlu zamanların zindanlarında
Küçük bir menfezden çalardık, verselerde almayı unuttuğumuz soluğu
Ne güneşi doğdururduk göğümüze, ne de ayı baktırırdık doya doya yüzümüze
Ey nazlı geçmişin, öksüz zamanlı, duvaklı gelini ,
Hep bir bahanelerimiz vardı duvağını açmamak için
Güneş kaç kez doğup battı kimbilir duvağının altından
Biz hep gecelerin peşindeydik, di-li ve miş-li geçmiş simsiyah bin bir masallı gecelerin
Ve hep faili meçhul, katledilmiş hayaller çalıp durmuşuz meğer geleceğin düşler ülkesinden,
Ve hep vaad edilmiş şiir diyarının topraklarına ebter tohumlu harfler saçmışız bunca zaman
Ey geçmişin nazlı gelini ,yetişemedik yine sana
Ey zamanın hırsız güveysi, duvağını bile açamadan kocayıp gitti gelinin
Taş değirmenlerde öğütüyoruz seninle ,şimdinin ve geleceğin ebter tohumunu
Üfürülse uçup gidecek kadar kolaydı kaybetmek
ve bir o kadar da zor elde tutmak ,nazlı geçmişin gelin duvağını ve şimdiki zamanın elenmiş ununu
ve geleceğin öksüz düşünü
kayıp gidiyor elimizden ve akıp gidiyor gözlerimizden akrep ve yelkovan bir hıza
ve biz yine iki köprü ayağıyız seninle ne akıllandık ne uslandık bunca zaman.
(FATMA DOĞAN 9 ARALIK 2024/TURHAL)

Fatma Doğan
Kayıt Tarihi : 9.12.2024 07:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!