Olmasa yansıması bu aşkın
güz erken gider
suya iner gözlerim ve ölüm unutmaz beni.
Dirilirse sancıyan sözcüklerim
Karanlığa maruz kelimeleri alır götürür akşam yeli
Henüz vakit varken
Descartes'a, oluşu'na
Dilde doğar,olan olmayan ne var ise
Olmayan tek şey ol'mamış olandır.
Sen gidersen mevsimlerde gider
Ağlayışa süzülen gece de
yel başkaca eser
yol,
başkaca bir gidiş olur.
bambaşka akarda kurumaz kan kül kalır,
Sessiz sessiz izledim yalnızlığımı
bakarken sana,
ne gözlerin vardı
ne de sensizliğim yanımda
ve yoktu yine
geceye düşen bir gölge...
Yıllanan rüzgara eğik beden söküntüsüyle kalakaldı baş.
Ve boş.
Suskun.
Ve yine soğuk, yani
Yine yeni bir mabede mahsur
Daha ben daha yitik ve boğuk kaldım.
Olmayanın varlığını kendime kazımanın sancısını yavaş yavaş oluşturdum
şimdi
süzül ve ak beyaz kanım,
parçala kuruluğunu...
Ben sana siyahın kaçıncı silüetini kazıdım bilmiyorum
sayamıyorum,
Ölümsü bir adımsa yalpalayan bedenime gölgen
Donuk dilim,geçmiş ölüm,ve hala diri...
Uzak kentlerin kıyılarında öldüm
Ve hep oralarda esridi içim
bir sağanak gibi boşaldı geceme sarfettiğim her nefes
ölemedikçe ben,
Keskinliğin o dindirici ışıltısına dokundum dün gece
Metalik kırmızılıkta göremedim kendimi
Bulanıktı, belirsizdim yüzümü göremedim
İç çektim adın için
Ve anlayamadığım yalnızlık için
İç çektim.
Bir feryat ışığın da yürekte kaynaşan sözcük sızıları durul...
Büyüt kalbinde siyahi külleri
Zerreciklere bölünen sözcükler
yazgıdır yalnızlık, ellerimin yazdığı bir yazgı.
Yağmur kokulu havalarda özledim seni en çok
daha düşmeden toprağa çise
ellerimden yalnızlığın kokusu yükselirdi sana doğru
diz çökerdi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!