Eseceği Vakti Hep Bilen Meltem’ime
Öylesine siner sessizliğim bilirsin,
dilsiz kelimesizliğim
bekledim farklılaşır diye kelimeler
Sözcüklerim de gittiler..,
Kendimi terk edenlerin yaralı gidişlerini dinliyorum artık
Her günbatımı sonrası
Yitip gidiyorlar giderek siliniyorlar
Göremediğim günbatımları için büyüyen düşlerim bile.
Dönüşü yok giden kelimelerin,
Gizlediğin yumuşaklığa dokunmanın sanrısı içindeyim...
Ayrılığın acısı yatışmayacak
o kadar grisin ki
gözlerim rengini geçti
baka baka.
Bana kalan yalnızca,
Çekmeli
kuru ve sarı yaprakları enn derine
Dinginliğe yükselmenin soluğunu duyumsamalı
Ve öğlen sonrasındaki sıcak sessizliğe gömülmeli
Adım,
hayatım,
Unuttum harflerin nasıl çizildiğini
Sözcüklerin, sessizliklerin ölümüyle doğduğunu
Ve ölümün,
Sözcüklerle başlayıp
Sessizlikle devam ettiğini...
Serp,
Ruhuma yağmayan yağmurunun renklerini
İncimeyecek beni sen kılan kalbim
Sesinin köz tutamı ağsa da ölemem
Ölünemeyen bir hayat benimkisi
Ki ben,
Bitmesin sesi gözlerinin,
resmi
gülüşlerinin.
böyle başlar esrik hikayeler
ve ses’leşemeyen tümceler…
sonra ölsem ardından sana ben’ diye süren…
Yokluğunlayım,
olsan da sen her zerreciğimde bitişim ile başlayan bir yokluk…
Gözdamarlarıma yüklüyorum acımı ne çare,
çare değil ıslaklığı sesimin, çare değil dinmesi sensizliğin ruhuma...
Olmayışınla başlayan bu kaçıncı tekrarım hayata
Bu kaçıncı tekrarım hayatı…
Neyi aksam kendimden hep sen..,
olamayan ellerin, hayale bürünen gözlerin, ve tenin
k o k l a y a m a d ı ğ ı m...
yani
tüm varolanım.
Var'lığın acı'ydı bir! ,
ya yok'luğun
ne ki yok'luğun;
hani var ya, ötesidir ölümün
öyle birşey
beter bir şey yani...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!