koşma çocuk vururlar seni..
bırak kaçsın uçurtman,
sakın yakalamayı yeğleme.
onların saltanatı vardır,
uçurtmanın ipinde de! ..
Sonu yoktu bir gün bitecekti..
herkes gibi
herşey gibi..
Ölüm gibi mesela!
dolu dolu yaşadığın hayatı bırakacaktın bir kenara
Seviyormuş gibi bakma yüzüme inanırım, kırılganlığın, en masum anlarımdır onlar. Ellerim, çocuklardan çaldığım mutluluklarla dolu cebimde, kaldırım taşlarına takılır ayaklarım, sendelerim, devrik bir vücuda mahkum olmama lanet ederim gece gece. Sevgililere söverim mesela, rüzgarı severim, yüzüme çarpmasını ya da okşamasını bilmeden, birşeyler anlattığına inanarak soluksuz uzun süre tutar nefesimi dinlerim, yaşıyorum yalanını tekrarlarım sürekli, aklıma eser söverim yine gökyüzüne, yüzüme bakan gözlere küfrederim mesela ne bileyim işte delimiyim neyim.
Kafama takarım tüm yeryüzünü, insanları düşünürüm nedir bu telaş, nedir bu bir aşktan diğerine teğet geçmeler? . Sanki yarın ölecekmiş gibi, ya da bal yapacak arıymış gibi. Her çiçekten biraz polen alırcasına yaşıyorusunuz, Aceleniz mi var? Nereye gidiyorsunuz? beni de götürün, beni de alın yanınıza, kaldırım taşlarından nefret ediyorum, içime işleyen soğuk, yüzüme tüküren rüzgar, baş ucumda asılı yıldızlardan korkuyorum. Bir başımayım şu hayatta, yanımdan geçenlerin içleri boş. Benim ruhum var. Benim içimde başka bir ben var. Ben onlardan değilim, n'olur alın beni yanınıza, bende sizin gibiyim, burada anlamıyorlar beni, korkuyorum...
Üşüyorum kıyıma vurdukça gözlerimin dalgaları, hani soğuktan titrer ya insan tir tir titriyorum sana. En soğuk yanımsın sen benim, soğuğu seviyorum. Yatağım soğuk, ölürüm vucudum soğuk, mezarım soğuk, soğuk işte insansı bütün özelliklerin toplandığı bir bedenim şu hayatta, biçare yaşamaya programlanmışım yalanım yok yaşıyorum gözkapaklarımda hayatı, gözümü açıp kapamak kadar kısa bir süre kör olarak mesela...
Mesela denizin dibinden çıkan inci'nin değeri kadar özel yaşıyorum seni, itinalı güzellik sürüyorum gözlerine, fon'da tenler çalınıyor mayın tarlası gibi derin çatlaklar taşıyan yüzüme, hasret kokan parfümler sıkıyorum sözlerime, sen dökülürken dizelere...
Ürkek kalpli küçük bir prenses'e ithafen, kanayan parmak uclarımın acısıyla yazıyorum...
Kanayan parmak uclarımın acısı, her satırda biraz daha fazla anlam katıyor sana
ve her satırda zikrediyorum seni istemeden de olsa.
Anlam katıyorsun gözlerimden kopup, yanak çukurlarıma dolmak için yarışan gözyaşlarıma
İsabella
tam üç buçuk gün oldu
evet üç buçuk
neden hala aramıyorsun beni?
neden hala lanet telefonumda senden tek bir çağrı bile yok!
İsabella İsabella İsabella
elinden
b'aşk'a birşey gelmeyen
aciz insanların
ölüm merasimi...
içimde kılınan
Bilmiyordum
seni sevmeye başladığım da,
bir başkasının kollarında olabileceğini.
Ama avuçlarımdan kayıp gitmene rağmen, özenle seviyordum seni.
Sen ise;
Sevmemeye ant içmiş sokak kadınları/serserileri gibi,
içinde sen olduktan sonra
nefes almak bile zor
sen bulaşmışsın
sen kokuyor
sen oluyor
gördüklerim
Ben en çok sana sustum içimde
gideceğini bile bile sustum
hep sustum
her kapı gıcırtısında sustum
gözlerine bakarken
ellerini tutarken
Biraz asiyim bugün,
biraz kırgın,
biraz umutsuz..
Yalnızım sanki
sen yoksun diye yanımda..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!