Şekeri eline alan
Ağlayan bir çocuğun susuşuydu.
Yüzlerce kilometre giden
Yorgun kamyonun duruşuydu.
Bir seyirlik romantik filmin
Gecenin huysuzluğu niye?
Yıldızlar mı terk etti gök yüzünü?
Deniz, maviye mi küstü yoksa?
Yada, fukara umudunu mu yitirdi bulunmazlarda?
Karmaşık duygular esmeye başladı dağlar ardından
Benim sevdam rüzgar olmalı
Estikçe ruhumu okşamalı.
Şarkım uzun olmalı
Söyledikçe hayal kurdurmalı.
Çiçeğim gül olmalı
Buram buram aşk kokmalı.
Kuşlar gibi başı boş hür,
Humarsız, kaygısız deli dolu
Yükselen dalgalar boyu gür
Sürüklenmektir...
Paylaşap ekmek tadında,
Neler gördü bu gözler
Neler gördü bu eller
Yılmadı yılmayacak...
Acılar çekti gönlüm
Kurşunlara gebe ömrüm
Korkmadı korkmayacak...
Gözlerine hasret kalmak
Ağaçlara ismini kazımak
Güzelliğine şiirler yazmak
Ve beklemek umutla geleceğin günü.
Resmine bakarak senle konuşmak
Bizim yasaklı meyvemiz aşktı
Olgunlaştı dalında hep cezbederek sarktı.
Ne sen yiyebildin, ne bölüşebildik
Gözümüz ondaydı ama sonumuzu bilirdik.
Dinamitler patlardı göğsümde ciğerimde
Koşmak isterdim deli taylar gibi
Ova ova tozmak isterdim kaygısızca,
Bir martı sürüsünün ortasında
Uçmak isterdim gökyüzüne inat.
Olmadı! Tay sürüsünü kovaladım,
Bir beyaza siyahın ne denli yakışabileceğini,
Ay parçası yüzünde ışıldayan gözlerinde gördüm.
İki komşunun ne denli güzel geçinebileceğini,
Şiir gibi sözler dökülen dudaklarında gördüm.
Altın denilen değerli metalin en saf halini,
Göğüs kafesinin sol yanındaki sarrafta gördüm.
Hadi gül koy avcumun içine
Hadi umut ver ışıldayan gözlerle
Su serp de alevlenmiş gönlüme
Sıyrılayım bu yalancı korkulardan.
Hadi gül, göz yaşımı sil ellerinle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!