Önce saçlarımız dökülecek,
Sonra dişlerimiz,
Ben! Ben sevgilim sana hasret öleceğım.
Tokat'ta nere varsa arşınladığın mekânım belledim.
Tuttum yüreğimin tahtına oturttum seni
Daha ne söyleyeyim.
Uykusunda ölsün bir çocuk.
Annesi alsın götürsün.
Rüyada olmasa da.
İlkyaz, yediveren gül,
Kara dut eğrildi, yaşlandı.
Gün, kahverengi.
Geldim oturdum senin başında,
Sen gelmedin.
İyilik meleği sandım,
Kötü olamaz dedim,
Sen gelmedin.
Serçelerin aydınlanmasını bekliyordum,
Ellerim baharda kaldı.
Sarı zemin ve üstü kar.
Kar gitti,
Çocuk gitti,
Serçelerin aydınlanmasını bekliyordum.
Sen ve bulut,
Sen ve rüzgâr
Yağmurları severdin.
Sana yağmur olamadım.
Geldi Eylül, gidecek yaz
Sonyaz'da gel, bu sonyaz.
Ölmek ve ölüm unutmaktır aslında,
Ben unutmayacağım.
Verilmiş hiç bir sözü ve hiç bir acıyı,
Unutmayacağım.
Çiçeklerimi koparanları, lambamı kıranları ve kurutanları mürekkebimi kalemimde.
Hiçbirini unutmayacağım.
Yaktım da ne oldu?
Yaktım da ne oldu kendimi uyan.
Uyan deniz, uyan sabah.
Uyan Ay'a karşı bakan.
Uyan! Penceresinde beni komayan.
Bak denize ne oldu,
Uykudasın,
Elmalar uykuda,
Acılar uykuda,
Kediler ve kuşlar uykuda.
Uykudasın.
Acılar uykuda.
Elde ne var şimdi bir buluntudan başka,
Ellerimi yaktım.
Kış ayazları geçer,
Ya benim gönlüm, ya benim bu deli gönlüm.
Gönlümü yaktım.
Orada ne var Ankara'da.
Budandım ben,
Dört mevsim budandım.
Yandım.
Kışı alan gitti, hava döndü bahara.
Yandım.
İçimde tepinip duranı size bir anlatsam,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!