Nasıl geçtiğini bilmiyorum yılların,
Ömür ağacımdan dallarım kopuyor,
Ardında kalmışım çıkış kapılarının,
Geç anladım ömür bitiyor..
Ne güzel şey senin varlığını bilmek.Uzanamasamda sana, tutamasamda elinden küçük dünyamda sanada yer açabilmek.
Rüzgarlarda hissetmek kokunu, buram buram sen çekmek içine; ''dolunay''da aramak yokluğunu ne güzel.
Belki sabaha kadar uyuyamamak, belki hayalinle uyuyakalmak; aynı geceyi sabahlamak seninle, ne güzel.
Duygularında şiir, şarkılarında söz olmak; Aşkı sende bulabilmek ne güzel...
Arkandan kulağını çınlattım yine.
Korkma sevgilim, kötü şeyler söylemedim.
Şöyle bir dönüp baktım geçmiş mi diye.
Sorma sevgilim, bitmemiş şarkımdın daha ezberlemedim.
Biraz adını sayıkladım, birazda sevdanı;
Tekrarladım durdum, üstüme kalan ayrılığın son nakaratını...
İlkokulda öğretmişlerdi, resimlerde kelimelere yer vermeyi.
''Var'' kelimesi çok kullanıldığında Öğretmen atılırdı;
''Evladım gördüğün herşeyi ''var''la anlatma, başka kelimeler bul.''
Devamında tatlı bir değiştirme çabası belirirdi.Afallardık, o kelimenin yerine başka kelimeler koymaya çalışırdık.
Tabii herhangi bir durum değiştirilince nasıl sırıtırsa, bu durumda onlardan farksızdı.Sonra sınıftan bir gürültü kopardı;
''Öğretmenim ben anlatayım, ben anlatayım'' buna karşılık seçerdi öğretmen kalkan parmaklardan birini.Diğerimiz devam ederdik.
İlk ayaklanmayı bende başlattın sen.Ve bir son veremedim içimde bıraktığın karışıklığa.
Hayat mücadeleme engel olmak için yapılmış bir ihtilaldin; Hükmettin bende kalan azınlığına.
En büyük devrimi bir bana yaptın sen.Belkide en büyük darbeydi yokluğun; Geçmedi inan hala sol'umda...
slında her insanın hayatı renklidir.Kurulan hayallerin rengi acı, tatlı tonlarıyla belirivermiştir.
İnsan farkında bile değildir oysa; Rengarenk dünyasına siyahıda bulaştırdığının.Beyaz'ınada hüküm sürülmüş lekelenmiştir artık.
Mesele budur işte.Beyaz'ın yokluğu bütün renklere perde çekmiş; İnsan karanlığa boyanmıştır.
Hayatı hep gri yaşayıp, geride olanlar hep 'artık' kalacaktır.
Çayı çok severim.Herkes bilir bunu.
Olmuyor ama böyle.Bırak artık, gel buluruz birlikte olurunu.
Söz, ben demlerim akşam çayımızı.
Birlikte yudumlarız işte, zile basan olursada açma;
Sonra hatırlarız soranlarımızı.
İstediklerim bu kadar.
İnsan arıyor bazen yalnızlığı.Yalnızken bile.
Garip değil mi?
Alıp başını gitmek istiyor tek başına, içinde parçalanmış sevgili özlemiyle.Nasıl söylenir, bıraktıklarına sarılıp kaçmak istiyor işte.
Düşünmeden, bilmeden...
Peki ya hatıralarını, çırpınışlarını, bütün tutkularını silmesi mümkün mü?
Elbette değil.
Şimdi ikimizde üzerinden zaman geçmiş, unutulmuş şarkılar gibiyiz ayrı gönüllerde.
Bizi çalan plaklar çoktan mazi olmuş, kaybolmuşuz hatıraların en dip köşelerinde...
Gözümde büyüttüklerim küçülüyorlar artık, birer birer.Kimilerine bakarken 'yakın' gözlüğümü çıkardım.
Kimilerini 'hayatımdan' çıkardım, teker teker.
Çok yol aldım bu hayatta, koştuklarım yanıbaşımdaymış, yürüdüklerimse uzak...
Ortasını bulmak gerekirmiş oysa, rastlayamadım oluruna.Herşeyin ucundan tutarak başlanmıyormuş.Yanlış anlatmışlar bana.
Sözüm o ki;
Ucundan tuttuklarımın 'ucu', yaşadıklarımında 'yaş'ı kaldı bende...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!