On iki on üç yaşındaydım ben
Ocağımızda bazen aş olmazdı bizim
Sobamız yanmaz evimiz buz gibi olurdu
Tarlada çalışırdı benim babam bizim için
Yılanlar girerdi evimize korkardım ben
Bugün öğrendim beni sevmiyormuş
Hatta benden nefret ediyormuş
Başkalarına gönül bahçesini sererken
Bana verecek sevgisi kalmamış
Bugün öğrendim başka biri olmayı
Çatıktır benim hep kaşlarım
Omzumda bir dünya yük
Güçlü gibi görünürüm hep
Ama her zaman güçlü olamam ki
İnsanım bende sonuçta
Darmadağın haldeyim toparlanmam lazım
Kendimi iyice saldım boşverdim herşeyi
Düzenimi yeniden kurmam lazım
Bu aralar ölülerden yok farkım
Böyle olmayı ben istemedim
Uyanda gel dedem
Gör torununun halini
Beni bir sen anlardın
Sende sonsuz uykuya daldın dedem
Beni senden başkası anlamaz dedem
Dökülmez oldu kelimeler dudaklarımdan
Neden bilmem küskündür kalemim
Bir Nağme duysa kulaklarım
Aklıma hemen o yâr gelir benim
Bir Mihriban çalsa uzak diyarlardan
Dokunma bana istemiyorum artık
Sevmiyorum senin gül yüzünü
Kışımı yaza çevirmenle ilgilenmiyorum
Yanlızlığa alıştım ben artık
Dokunma bana kokun gelmesin burnuma
Hergün duâ ediyorum yüce Yaradana
Seni istiyor sadece seni diliyorum
Birgün belki kabul olur duâlarım
Belki birgün sende seversin beni kim bilir
Yer gök semaya yalvarıyorum
El âlem ne der düşünme
Sen yap bırak elli alem izlesin
Yaz kendi fermanını
Cümle âlem seni dinlesin
Sen zirvedesin teksin
Saat gecenin dört buçuğu
Açtım yine ellerimi semaya
Daha önce açtığım gibi
İstedim seni yine yaradandan
Saat gecenin dört buçuğu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!