Beni doğurdu bin bir zorlukla,
Türlü zahmetlerime katlandı,
Hasret kaldım gül yüzlü anama,
Her anışımda içim acıdı.
Kolay mı bakmak bunca çocuğa?
Vuslata kurmuştu saatini
Soluk soluğaydı vardığında istasyona
Trenin sirenini duyunca
Kalbi güm güm diye atmaya başladı
Veda uzun sürmüştü bu sefer
Belkide sırf buyüzden
Affeder mi Allah’ım, şu günahkar kulunu?
Yalvarıp, yakarayım, göstersin hak yolunu.
Kalbimi bağlayayım, bir mürşid-i kamile,
Nurlar ile dolayım, yaklaşayım Rabb’ime.
Bir hoş sadamız kalsın, gökkubbenin altında,
Duyanlar ibret alsın, etsinler bize dua.
Öfkemizi yenelim, küfür çıkmasın dilden,
Aldırmadan geçelim, kimseyi incitmeden.
Yıllarca beklemiştim, yolunu gözlemiştim,
Beni anlayan bir dost Mevlâ’mdan dilemiştim.
Mevlâna’yım Mevlâna, ben aşığım Mevlâ’ma,
Şems’tir benim yoldaşım, o vakıftır sırrıma.
O da gecelerin karanlığına bir düş
Saklamak isterdi, bıkmadan umuda
Adımlar atan çocuklardan…
Ah müjgan,
Çağlayan suyumu tut göz pınarlarımdan!
Ademoğlu yönünü şaşıralı çok oldu
Kimi yumdu gözünü kimisi sağır oldu
İnsanlık denen mefhum görünmüyor epeydir
Az evvel söndü son mum şimdi her yer zifirdir
Bu sabah da açtım gözlerimi hayata,
Derin derin nefesler aldım, yaşıyordum.
Yaklaştım perdelerin kapattığı cama,
Etraf aydınlanmıştı ve ben görüyordum.
Yapraklar seher yeliyle sallanıyordu,
söylenecek o kadar çok şey var ki, dinleyecek kulak yok,
bu yüzden dilim lâl...
yazılacak o kadar çok şey var ki, okuyacak gözler yok,
bu yüzden kalem kırık...
masumları, sabileri katleden
o kanı bozukları
Yürüyorum yârin geçtiği sokakta
Kaldırımda izlerini arayarak,
İsmini sayıklıyorum her solukta,
Hayaliyle avunuyorum ağlayarak.
Bir gölge mendil uzatıyor usulca,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!