Sana her baktığımda, içimde volkanlar patlıyor, şimşekler çakıyor.
Şu kaşını kaldırıp sinirli sinirli bakışın yok mu, beni benden alıyor.
Ne zaman bir şiire başlasam, kalemim istemsizce seni yazıyor.
O kadar çok nedenim var ki seni düşünmek için...
Mesela, o güzel yüreğin, tertemiz ve dupduru.
Mesela, gözlerin, ışıl ışıl, sevgi dolu.
Hele o buğulu sesin yok mu,
Sanki “Kalk gidiyoruz” der gibi,
Beni benden alıyor, adam.
Boyunu posunu,
Huyunu, karakterini,
Bir kenara koy, ama o gözlerin...
O uzun uzun kirpiklerin,
Yüzündeki o minik çukur...
Tepeden tırnağa her bir zerrene aşığım.
Şimdi diyeceksin ki,
"Bunları bana hiç söylemedin,
Uzaktan, çok uzaktan izliyorsun beni."
Evet, saçının yüzüne düşüşünü bile kıskanarak...
O mert duruşun yok mu,
Sert ve özgüvenli hallerin...
Sanki yağmurdan kaçmışım da,
Sendeki sükûnetle dinlendiriyorum kendimi.
Ben şairim...
Turnayı gözünden, seni yüreğinden vuramam belki,
Ama sana bir şiir yazarım;
Her hecesinde kendine, tekrar tekrar hayran olursun.
Gizli gizli kıskanırsın, “Kim bu?” diye.
Ama yine de tek kelime etmem sana.
Sen yerini bilmiyorsan,
Ben yerini gösteremem sana, adam.
Açtım solumu, gel kurul tahtına.
Destur, Sultan Süleyman geldi desin yüreğim!
Evet, Sultan Süleyman geldi...
Yüreğimin Sultanı sen hoş geldin!
15.11.2024 10:47
Kayıt Tarihi : 15.11.2024 10:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!