Gül yaprakları gibi döküldüm
Avare bir mecnuna döndüm
Bir gül bahçesinde güle vuruldum
Dikenleri arasında tatlı canımdan oldum
Ey can,canımın canınsın
Kalbimdeki heyecanı mercansın
mesafeler uzak,hayalin gerçek
zaman belleğinde hatırladığım cemalini
özlem kemiriyor benliğimi sensizlikle
karanlık bir düş batalaklığına sürükleniyorum
karmaşık problemler gibi duygular
Yorgun düşmüş bedeni acılarla
Minik elleri taşlarla kalkanda
Firavunlar durup bakanda
Bir mazlum haykırıyor meydanda
Hıçkırıklar inliyor semada
İnsanlık durup bakanda
Adı yok bu aşkın
Hafiften öteye baktım
Kanıyor yara o yare
Adı yok bu hıçkırıkların
Baktıkça yanan küllerin
Suskunluklar çınlıyor derinden
aşktır,ilahi sırrın tecellisi
yaprak yaprak dökülen sonbahardır
suyu gövdesine sine sine çeken fidan
bir çocuğun anne sütüne hasreti
soğuk kış geceleri söylenen masallar
mevlanadır,mesnevide pişen
karanlıkta bir nur doğsun
kötülüğü o güzel nurun boğsun
asırlardır bir nursun kalblerimizde
senin aşkın parlıyor gözlerde
ne güzel gülüşün vardı
gidişle bana senden hüznün kaldı
bu kalp gidişinle yandı
şimdi gittiğin yerde mutlumusun
yalnız gezdim geceleri
Sürgün yemiş dünya bostanına
Başlamıştır o anda sonsuz yolculuk
Unutma yaşama garantin yok
Ölümler geçti hayat sahiplerinden
Sürgün yemiş dünya bostanına
Başlamıştır o anda sonsuz yolculuk
ey beklenen sevgili nerdesin
gidişinle kuruyan topraklara yanarım
gözyaşımla beraber karanlıklar böründü
ayrılığınla batan güneşe yanarım
ne güzel gülüşün vardı
gidişle bana senden hüznün kaldı
bu kalp gidişinle yandı
şimdi gittiğin yerde mutlumusun
yalnız gezdim geceleri
YANARIM
uzun bir sefere niyet etmek
kor ateşlerde sevgiliyi sevmek
sensiz düşünceler içindi kahrolmak
ve hayatın son demlerini özlemle geçirmek
ne zaman gelecek o mutlu sandığımız hayaller
ne zaman düşecek kalblere bir damla sevgi
boşunamıydı mecnunun çö ...