Sıcaklığından mahrum geçen her an,
Zindan karanlığı kadar renksiz,
Ölüm soğukluğu kadar serin.
Tenim tenine dokunsun ne olur
Bakışlarım bakışlarında kaybolsun
Sen unuttun diye mi?
Kurudu erik ağacı
Akan pınar akmaz oldu,
Bülbül ötmez oldu mu sanırsın.
Sen unuttun diye.
Sen unuttun diye
Lütfündür Allah’ım Türklük bana
Şerefsizler bunu anlamasa da
Kanımın son damlasına
Türklük onurdur bana
Altaylardan Hira’ya
Çağ açıp çağ kapatana,
Tatlı dildi yılanı bile deliğinden çıkaran,
Bir karpuz kabuğuydu eşeği yulara mahkum eden,
Yumuşak yerim dinim milletim vatanımdı zahir,
Sağdan yaklaşmış boynuzu saklı şeytan.
Ben seyyar satıcıyım, avazımca bağırırım
Satılık aşklarım, satılık aşklarım
Bir göz kırpışa, uzaktan bir gülümseyişe
Bir ömrü vereceğim, aşklarım var
Uzak durma karakaşlı, al yanaklı
Kiloyla değil benim aşkım.
Anası, babası belirsiz,
Yurdu, toprağı, vatanı, bayrağı belirsiz,
Allah'ın insan sıfatında yarattığı ancak insanlığını hayvanlığa tercih etmiş olan,
Yediği çanağa etmeyi alışkanlık haline getirmiş şeytanın çocukları
Yüreğimin on üç yerinde on üç yara açtılar
Ama unutmuş görünüyorlar.
Çile miydin yüksek yüksek apartmanlara bakan gözlere
Siyah kurumların bir bahtı karalık mıydı ocaklara
Baharla terk edilip hazanla dönen bir hasret miydin umutlara
Ve mevsimler seninle mi deveran olurdu yıllara
Sobam, sıcaklığını özledim bu alevsiz kış gecelerinde
Sen vardın tarih yazılmaya başladığında
Hangi millet titremeden durabılır kı karsında
Kadın senin yanında bulur kımlığını
Çocuk senınle kazanır benlıgını
Kalsın bir cansız fotoğraf
Yüzü gülsün gözleri mahsun
Bakışları kaybolsun uzaklarda
Unutulsun varlığım zamanla, ama
Yalnız hatıralarımız kalsın yarınlara
Koymaz hiçbir şey unutulmak kadar
Dur bir dakika
Dur mu?
Ben dururum da durur mu dünya
Durur mu saniyeler dakikalar…
Baksana nasıl kovalıyor mevsimler bir birini
Dakikanın ya da saatlerin değil; yılların hükmü yok ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!